cansu

232 syf.
7/10 puan verdi
Rodney Whitaker daha bilinen takma adıyla “Trevanian” nedense bana iyi bir şey okuyacağım hissi veriyordu hep. Bu arada sevdiği şeylere sona bırakanlardanım. Noggerin karamelli kısmı, hamburgerin yanındaki patates, herhangi meyve topluluğundaki erik gibi :) Şibumi’nin de yazarın en iyi kitabı olduğunu düşünerek Şibumi’yi sona bırakıp Katyanın Yazı’na başladım. Bu tutumum üzerine bir ara ayrıca düşüneceğim çok da sağlıklı gelmemeye başladı. Neyse kitaba dönecek olursak, Türk filmi tadında bir aşk hikayesi gibi görünüyor. Hem anlatıcı hem ana karakterimiz küçük bir kasabada yeni yetme doktor Montjean. Babası ve abisiyle(ikizi) yaşayan Katya’ya aşık oluyor, bi şekilde aileyle muhabbeti kurup sık sık görüşüyor onlarla. Olaydan ziyade daha çok diyaloglarını okuyup karakterleri daha yakından tanıyoruz ama kitap boyunca bir tuhaflık, anlayamadığımız şeyin verdiği huzursuzluk hissi var. Bunlara ek ufak ufak da gerilim. Velhasıl gelişen olaylarla tırmanan gerilim kitabın sonunda patlıyor. Her şey çözüldüğünde muhtemelen şoke olacaksınız benim tahmin ettiğim gibi oldu şaşırmadım diyemiyorum çünkü tahminim doğru bile olsa bana da sürpriz olan şeyler oldu. Güzel bir kurguydu. Merak edenler için tavsiye ederim. Değinmezsem içimde kalacak bir diğer konu ise yazım ve noktalama yanlışları. Okurken imdat çığlıkları attıracak kadar özensiz buldum. Bendeki 7. baskı düzelmiştir sonra bilmiyorum ama beni bayağı olumsuz etkiledi, okumamı yavaşlattı.
Katya'nın Yazı
Katya'nın YazıTrevanian · E Yayınları · 20171,786 okunma
Reklam
104 syf.
10/10 puan verdi
Sanki evinde elektrik kesilmiş de yavaş adımlarla bildiğin duvarlara dokunarak seni aydınlatacak bi şey arıyorsun. O tedirginlik hissini veriyor kitap. Ensende bir ürperti, çok iyi bildiğin bi yerdesin ama tökezleyebilirsin her an. Çok iyi bildiğin bir konu ama yeni bir üslup. Yavaş yavaş okuyorsun anlamak için; nokta nerede, bu karakterler kim demeye kalmadan bitiveriyor kitap çünkü zaten 100 sayfa. İnsan doğar ve ölür. Bunu anlatıyor Sabahtan Akşama. İlk bölümde Johannes’in doğumu, ikinci bölümde ise ölümü. Ama hiç bildiğiniz gibi değil sanki bir rüya gibi, sanki birilerinin kafasının içindeymişiz gibi. Usul usul, çıt çıkmadan izliyoruz, anlamlandırmaya çalışıyoruz ve tuhaf bi şekilde çok da iyi anlıyoruz. Edebiyat bu kadar güçlü bi şey miydi? Bu incecik kitabın bu kadar ağır gelmesi edebiyatın gücünden geliyor sanırım, anlatabilmenin gücünden. Orhan Pamuk bir başkasının belleğini ağır ağır edinmeye benzetiyordu “okuma”yı. Eğer iyi bir yazara denk gelirsek sadece belleği değil düşlerini, hislerini bile edinebiliriz demek ki. Çok etkilendim, şaşkınım. Bir oturuşta bitirdim bu arada. Verdiği histen mi hayranlıktan mı bilmiyorum ağlamak istedim bittiğinde. Johannes sen kimsin tanımıyorum bile ama gidişini görmüş gibiyim??
Sabahtan Akşama
Sabahtan AkşamaJon Fosse · Monokl Yayınları · 2016618 okunma
363 syf.
10/10 puan verdi
Direkt kaydedin, abartısız söylüyorum bu kitabı duymayan kalmamalı bence. Gerçek bir yaşam öyküsü, Tara Westover’ın hayatı. Kurgu dışı olsa da pek çok kurgu romana taş çıkaracak kadar sürükleyici, etkileyici ve şaşırtıcı. Okurken defalarca “NASI YA??” diyeceksiniz. “Bunlar yaşanmış olamaz.” Sevgili Arsız Ölüm’ün Dirmit’ini anımsattı bana Tara. Mormon inancına sahip muhafazakar bir ailenin 7 çocuğundan sonuncusu Tara. Okula gitmiyorlar, hastaneye gitmiyorlar dağların arasında kendilerini geçindirecek kadar kıyamet gününe hazırlandıkları bir nevi izole bir hayat sürüyorlar. Elbette bazı çatlaklardan sızan “başka türlü”sü sorgulatmaya başlıyor. Önce kendisiyle sonra ailesiyle mücadele etmeye başlıyor Tara okula gitmek için. Velhasıl ailesinin doğrularından sıyrılarak kendini bulma hikayesini okumuş oluyoruz biz de. Anılarını anlattığı için bazı olayları doğru hatırlayamıyor ya da emin olamıyor bunlara da yer vermiş. O kadar travmatik ve inanması güç şeyler var ki. Yaşadıkları kazaları, abisinin şiddetini okurken çok zorlandım. Saçma sapan kişisel gelişim kitaplarındansa buyurun size muazzam bir kişisel gelişim.
Talebe
TalebeTara Westover · Domingo Yayınevi · 20193,217 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
145 syf.
8/10 puan verdi
Bavul, edebiyata en çok yakışan nesnelerden biri bence. Gözünüzü kapatıp bavul kelimesini düşününce gözünüzün önüne ne geliyor ve size neyi çağrıştırıyor? Benim gözümün önüne kenarları yıpranmış kahverengi, deri bir bavul geliyor ve terk etmeyi çağrıştırıyor nedense. Yolculuk, konaklama da değil direkt terk etme. Dovlatov da böyle kullanmış. Gerçi kendi yaşam öyküsü zaten. Ülkesinden ayrılırken yanına yalnızca üç bavul alabileceği söyleniyor. 36 yıllık yaşamını üç bavula nasıl sığdıracağını düşünürken bir bavula sığıveriyor. 4 yıl sonra hiç açmadığı o bavulunu tekrar bulduğunda anıları canlanıyor ve her bir eşya bize bir öykü olarak dönüyor. Böyle bir giriş ve fikir beni çok heyecanlandırdı fakat heyecanım öyle uzun sürmedi, aslında kötü değildi ama sanırım ben daha çok bütünlük ve derinlik bekliyordum. Sovyetlere dair eleştirel, mizahi tonda öyküler. Ülkende öykülerin basılmıyor, kitabın yasaklanıyor ve sınır dışı ediliyorsun. Daha sert öyküler bekliyor insan ister istemez tabii bu “bence” :) Yazardan Puşkin Tepeleri’ni de okuyacağım sanırım o da kendi yaşamından izler taşıyor. Rusça aslından Eyüp Karakuş çevirisiyle bir güzel Jaguar kitabı daha, bi’ bakın derim.
Bavul
BavulSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2022196 okunma
831 syf.
9/10 puan verdi
Hayatımda ilk kez Kemal Tahir okuduğum için çok heyecanlıyım efenim. Tabii internete bi sordum ilk hangi kitabıyla başlayayım diye orada Bir Mülkiyet Kalesi’ni görünce hiç sorgulamadan onunla başladım. İnanılmaz güzel. Hükümenoğlu’nun “Harika Bir Hayat”ını okurken de böyle keyif almıştım aradığım bir şeydi güzel tarihi romanlar. Belki onlar bu sıfatı kabul etmeyecek ama işte benim istediğim bir karakterin hayatını okurken arka planda bize anlatılan tarihin başka yüzlerini de görelim o dönem yaşayan insanların hislerini de bilelim. Tek isteği bir ev sahibi olmak olan Abdülhamitin marangozlarından Mahir efendinin hayatını okuyoruz arkada Osmanlı yıkılıyor Milli Mücadele dönemi geliyor çatışmalar yangınlar derken hem Anadolu’da hem İstanbul’da neler yaşanmış bunları okuyoruz. Tekrar söylüyorum çoook keyif aldım okumaktan.
Bir Mülkiyet Kalesi
Bir Mülkiyet KalesiKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 2022346 okunma
Reklam
Reklam
172 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.