Bu mücadelenin bitecek olması ve yorgun bedenine vereceği sükûnet, içinin huzurla dolmasına sebebiyet verdi. Kavga bitmişti ve o, pes etmişti. Yenilmişti ama bir daha yara almayacaktı.
Sonunda metroya binen ve ayakta duran herkese tek tek roller dağıttı. Bu rolleri de büyük bir performansla tek perdede oynattı. Onların haklı, kendisinin haksız olduğuna karar verdi. Metro bomboş olsa bile oturmayacaktı, hakkı yoktu.
Öncelikle ana karakterden bahsetmem gerekirse kendisi kedisini bir sebepten ötürü kaybetmiş fakat içten içe hep kendini suçlamıştır. Kedisine olan büyük ilgi ve sevgisi onu ele geçirip suçluluk hissi ile yaşamasına, hep kendisini yargılamasına ve hiçbir şeyi hak etmediğini düşünmesine neden olmuştur. Bana göre Kaybedenleri Bulma Ofisi onun için bir umuttu. Onun bir şeye tutunması ya da bir nebze umuda ihtiyacı vardı. Çünkü sevdiğinden vazgeçmek istemiyordu ve kabullenemiyordu. Yıllar önce yazdığı "Ihlamur Ağaçları" hikayesinde çok sevdiği ve yıllarca beklediği onu koruyan kollayan ve her zaman yanında olan Hector aslında gitmişti. Ana karakterin bu kadar karmaşık duygular içinde olmasının yanı sıra iş hayatında da Zilli karakterinin onun hakkında kesin bir sonuca varmadan işine geldiği gibi dedikodular yayması kadınların toplum içinde ufak bir şey yüzünden bile hemen yargılandığını anlatır. Öteki yandan Naci gibi erkeklerin sınırı olmayan düşünceleri, kadınların en ufak hareketlerinden bile olmayan bir çok anlam çıkarttıkları, kendi içlerindeki hisler ve arzular anlatılıyor. Ana karakterin dünyası başına yıkılmış ve içinde fırtınalar kopmasına rağmen başka kimsenin ruhu duymuyor. Bu bana kimseyi dışarıdan yargılamamız gerektiğini hatırlatıyor. Bir insan iyi gibi gözükebilir ama içinde fırtınalar kopuyordur. "Ademler"i anlamakta biraz zorlanmadım değil. Kısa fakat bir çok duyguyu barındıran ve okuyucuya türlü duygular hissettiren bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Hiçlik ya da Her ŞeyTuğba Saydam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2024137 okunma
Olanları değil olanların onda bıraktığı acıları anlatmak istiyordu. İnsanların ona yaşattıklarından en çok o utanıyordu. Her şey yine onunla ilgiliydi. Hep suçun büyüğünü kendine pay ederdi.
Adem iki ise bir sevmişti iki sevmemişti. Aşka mehter taktiği uygulamıştı. Cenneti denizlerle kaplıydı. Havva'yı orada boğmaya çalışmıştı. Havva'nın ruh ölümü gerçekleşmiş, bedeni ise bitkisel hayattaydı..
*Spoiler içerir
Adını taşıyan ve yaşatan bir kitap okumuş muydunuz hiç? Ben bu kitabı okuyana kadar her kitabın adını yaşattığını düşünürdüm fakat Derinlik hem karakterin dünyasında hem kendi dünyanızda öylesine noktalara değiniyorki okurken kendinizi geçmişinize sarılırken buluyorsunuz.Bir tane kadını bile zorla kabul eden bu dünyada içinde