Küçük Kız'ın yarılan alnından çenesine doğru kanlar akıyordu ama o ağabeyin güvenli kollarında gülümsüyordu. Tüm bu hissettiklerine benzer duyguları Âdem İki'yi gördüğü anda tanıdı. Bu, karşılık beklenmeden duyulan aşktı...
Bunları anlatırken savaştığı çocukluğu ona çok kızıyordu. Çünkü o küçük kız; bilinmek, duyulmak istiyordu. Küçük kızın bas bas bağırdığı, acılarla haykırdığı tabloda işkence vardı.
Bu arada zihnindeki kötücül sesler yine izleyici koltuğunda en ön sıraları işgal ediyordu. "Yalancı, ikiyüzlü, sahtekâr.." diye bağırdılar suratına. Hatta yumurta bile fırlamış olabilirler.
Gülüyorum ama her şey yüzümde olup bitiyor; kalbime ulaşan hiçbir şey yok. Bazı şeylerin boşluğunu, başka şeylerin fazlalığı dolduramıyor, anlıyorum; hatta o şeyin kendisi bile bazen...
Al beni de erit ateşinde gözbebekleri
Erit beni
Ruhumu aşkının potasında yak
Kahrolsun bu karanlıklar
Bu mesafeler
Bu zaman
Ben seni istiyorum
Ya seninle yaşamak
Ya da seninle yok olmak