Çocuk kurtadam filan değildi, bir Gölge Avcısı'ydı. Gizli Dünya'nın bilinmeyen polis gücünün bir üyesiydi. Yasalara uyulmasını sağlar, Ahit tarafından desteklenirlerdi ve siz onlardan biri olamazdınız. Böyle doğmuş olmanız gerekirdi. Onları oldukları şey yapan kanlarıydı. Onlar hakkında pek de övücü olmayan çok fazla söylenti vardı. Kibirli, gururlu, zalim oldukları söylenirdi. Aşağı Dünya insanlarını hor görür ve küçümserlerdi. Bir kurtadamın, bir Gölge Avcısı'ndan daha az sevdiği çok az şey vardı. Belki sadece bir vampir.
Gölge Avcıları'nın iblisleri öldürdüğü de söyleniyordu. Maia iblislerin var olduğunu ve ne yaptıklarını ilk duyduğu anı hatırladı. Bu başını ağrıtmıştı. Vampirler ve kurtadamlar bir hastalığı olan insanlardı, bu kadarını anlayabilirdi ama bütün bu cennet ve cehennem saçmalıklarına, iblislere ve meleklere inanmasının beklenmesi, üstelik hala kimse ona kesin olarak bir Tanrı olup olmadığını ya da öldükten sonra nereye gidildiğini söyleyemezken..
Sokaklarını biliyorum senin, tatlı şehir.
İblis ve meleklerin, tıpkı kuşlar gibi,
Nerede toplanıp hangi dalına tünediğini biliyorum.
Kalbimden akıyormuşsun gibi tanıyorum seni nehir.
Ben senin savaşçı kızınım.
Bir fıskiyedeki su damlaları gibi, Seni de vücuda getiren harfler var.
Temelini senin oluşturduğun Diller var.
Ve o dilleri konuştuğumuzda Şehir ayağa kalkar.
-Elka Cloke