Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
Orsay Müzesi, Paris
Van Gogh, 5 Haziran 1890'da kız kardeşi Wilhelmina'ya yazdığı bir mektupta bu tabloyu anlatırken özellikle Nuenen'de yapılan benzer çalışmalara atıfta bulunuyor: Elimde köy kilisesinin daha büyük bir resmi var; basit koyu mavi renkli, saf kobalt rengindeki gökyüzüne karşı binanın menekşe renginde göründüğü bir efekt; vitray pencereler lacivert lekeler gibi görünüyor, çatı mor ve kısmen turuncu. Ön planda çiçek açmış bazı yeşil bitkiler ve içinde güneş ışığının pembe akışının olduğu kum. Ve bir kez daha Nuenen'de eski kule ve mezarlık üzerinde yaptığım çalışmalarla hemen hemen aynı şey; ancak muhtemelen rengi artık daha etkileyici, daha görkemli. ” Auvers'deki Kilise'nin ön planı güneş tarafından parlak bir şekilde aydınlatılıyor, ancak kilise kendi gölgesinde duruyor ve "kendi ışığını ne yansıtıyor ne de yayıyor." Van Gogh, Belçika'nın Borinage kentinde sürdürmeyi umduğu evanjelik kariyerinden çıkarıldıktan sonra, Temmuz 1880'de Cuesmes'ten kardeşi Theo'ya bir mektup yazdı ve Shakespeare'in V. Henry'sinden bir resimden alıntı yaptı , Bölüm 1'de karanlık bir boşluğun içindeki karanlık Kilise "boş ve aydınlanmamış vaaz"ı sembolize ediyor: "Onların Tanrısı, Shakespeare'in sarhoş Falstaff'ının Tanrısı, 'bir kilisenin içi' gibidir". Birbirinden ayrılan yollar motifi, Buğday Tarlası ve Kargalar tablosunda da karşımıza çıkıyor .
Reklam
332 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap, Memphisin 2 aylık bebeğiyle birlikte New Yorktaki şaşalı hayatını bırakıp Montanaya Eloise otelinde çalışmak üzere gelmesiyle başlıyor. Tüm hayatını oğlu Drake’e adamak için silbaştan yaparak burada ailesinin, özellikle babasının emri altında olmadan yeni bir düzen kurmayı amaçlıyor. Bir çok defa pes etmeye yakın olsa da sırf oğlu için
Juniper Tepesi
Juniper TepesiDevney Perry · Ren Kitap · 2023596 okunma
Zaten hepimiz aynı çatı altında yaşamıyor muyuz? Veziri de dilencesi de, bakiresi de fahişesi de, alimi de cahili de... İşte hepimiz buradayız ya! Aynı gökkubbe altında!
Sayfa 327
Bir duygu avcısıdır şair.Aralık kapılardan,kirpik uçlarından,çatı pervazlarından,kimi gün bir ince mavi,kimi gün güz rengi bir hüzünle süzülen ayrıntıları,göğsündeki görünmez kuyulara doldurur bir bir.Bir görme ustasıdır o.
Yalnızlar mıydı? Aynı çatı altında iki kişi değiller miydi, hatta daha fazla? Saçmalıyordu, yalnızlığın sayılarla alakası yoktu. Belki tek başına değildi ama yapayalnızdı, bunu biliyordu.
Sayfa 100
Reklam
giriş
Gladstone, Hristiyanları tek çatı altında toplayarak Müslüman dünyaya karşı ortak hareket etmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulmasını sağlamaya gayret etti ve bu sistemin temeline "Avrupalılık Ruhu" dediği bir yapıyı yerleştirmeye çalıştı. Gladstone, oluşturmaya çalıştığı bu sistemi "Avrupa Uyumu" projesi olarak tanımladı. Onun 19. yüzyılda gerçekleştirmeye çalıştığı Avrupa Uyumu, bugün Avrupa Birliği organizasyonuyla hayat bulmuş durumda.
Sayfa 12 - Timaş Yayınları, Taha Niyazi KaracaKitabı okuyor
"Düş kurmaktan güzel bir şey var mıdır? Periymiş gibi oluyor insan. Bir şeye tüm gücümüzle inandık mı o şey gerçekten varmış gibi gelir bize." "Her şeyi tamam olanlar için düş kurmak kolaydır," dedi Lavinia. "Ama çatı katında yaşayan bir dilenci olsan aynı şeyi gene yapabilir miydin?"
Yoksul çıplak sefiller, her kimsemiz siz, Bu acımasız fırtınanın kükreyişi karşısında eğilenler, Bir çatı bulamayan başlarınız, beslenmemiş bedenleriniz Lime lime olmuş bu korunaklı pejmürdeliğiniz Nasıl korur sizi böylesi mevsimlerden? Ah, ne az özen gösterdim buna ben! Hekimliği kavra, ihtişamı; Aç kendini ki hisset bedbahtların hissettiğini, Sarsabilirsin o güçlü akıntıyı Ve gösterebilirsin onlara daha adil bir cenneti
"Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur mu insanlar ?
Reklam
160 syf.
2/10 puan verdi
·
20 saatte okudu
Bu tür baskılı sayfalara kitap demek istemiyorum. 160 sayfalık hatta bazı boş yerleri de sayarsak 130 sayfalık bir hikaye bu şekilde kitap olmamalı. Bunlar benim gözümde hikayeden başka bir şey değil. Ne karakterleri tanıyabiliyoruz ne arada gelişen olayları görüp hikaye ile bağdaştırabiliyoruz. Keşke daha uzun olsaydı falan da demedim, kitabın konusundan da bahsetmeme gerek yok arka kapağında yazan yazı neyse kitap da tamamen o. Almadan önce sayfa sayısına bakmamıştım ki nefret ederim bu tür kısa hikaye kitaplarına normal kitap fiyatı vermekten. Bunun haricinde zaten kısa olduğu için önceden belirttiğim gibi karakterle aranızda bağ oluşmuyor, gelişen olaylar bölük pörçük son sayfaları bile ee ne oldu şimdi birden hissi yaşatıyor. Boşuna paranızı harcamayın.
Aynı Çatı Altında
Aynı Çatı AltındaAli Hazelwood · Nemesis Kitap · 20221,067 okunma
Senin kavgandır Senin çatın beni kapatmakla yaraşan çatı adına.
Sayfa 9 - Hayriye Ünal
Birbirine selam vermiş iki kişi nerede yaşarlarsa yaşasınlar gökyüzüne baktıklarında aynı çatı altında olduklarını fark ederler.
Sayfa 21
Annemden izin isterim. Sokağa gönder diye yalvarırım. Gönlü olursa yanıma dadımı, lalamı katar. Yüzüm sımsıkı kapalı olarak Bayezid'e kadar gönderir. Şöyle bir lamelif çevirip eve döneriz. "Lalam var" dediğime gülmeyiniz sakın... Ne saf adamdır bilseniz. Elinde büyüdüm. Babam kadar severim. Fakat o da insafsızdır. Geçenlerde yine Bayezid'e kadar çıktık. "Kumkapı'ya inelim. Makriköyü'ne gidip gelme birer bilet alalım... Az buçuk kırları dolaşalım. Annem nereden duyacak," diye o kadar yalvardım. Kandırmak mümkün olmadı. Sokağa çıkmak için izin alamadığım günlerdeki halimi sormayınız artık... O bizim kapanık, yosunlu bahçemizde ağabeyimin bisikleti elimden neler çeker!.. Kendimi de onu da bir duvardan bir duvara çarparak altımda güya bir küheylan varmış gibi adeta manej yaparım... Ondan da bıktım mı ağaçlara salıncak kurarım. Bütün hıncımı onlardan alırım. Kayısı olsun, armut olsun bütün bu benden yaşlı ağaçların sakatlamadık kolunu, dalını bırakmam... İçimdeki sıkıntıyı bu şekilde de def edemezsem ne yaparım bilir misiniz?.. Söz aramızda ama kimse duymasın... Usulcacık yükün içinden tavan arasına sıvışırım. Çatı kapağını açarım. Dama çıkarım... Oh... Oh... Bütün İstanbul, bütün denizler ta adalara kadar ayakaltında... Orada geniş geniş nefesler alıp biraz ferahlarım... Birkaç ay evvel insanı sıkıntıya sokan komşulardan biri beni damda görmüş, anneme söylemiş. Aman rabbim, işitmediğim lakırdı kalmadı. Meğerse bir kız için dama çıkmak pek ayıpmış... Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?..
Yalansızız artık!
Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur nu insanlar? Aynı anne babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar? Yıllar kalbini dağlasa da içlerindeki kor söner mi aşıkların? Her şeyi aşikar olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur?
Doğan KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.