kitabın adı:Gazi Paşa'ya Suikast
Yazarın adı:Uğur Mumcu
Sayfa sayısı:108
Bir pazar sabahıydı, Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı, yaz güneşi koynunda
(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)
Zalımlar pusudaydı bedenim paramparça
(Ucuz can pazarıydı kalemim düştü kana, kalemim düştü kana)
Uğurlar olsun, uğurlar
Öncesinde “Kapak Kızı” kitabını okumadığım için üzülmüştüm. Ancak romanın bütününden, vermek istediği mesajdan çok bir şey kaybettirmedi bence. En kısa zamanda onu da okumak istiyorum
Ayfer Tunç için söylenebilecek tek şey, yazar olarak doğmuş, hep yazsın hep okuyalım.
Konu başlı başına sarsıcı, çok gerçek. Anlatım şahane zaten. Ana karaktere zaman zaman kızsam da içinde kor gibi yanan ateşle etrafını yakmak isterken en çok kendini yakıp yaralaması içimi ezdi. Hele Cavit bey!!
Sevginin, umut etmenin en önemlisi hayatta birileri tarafından hatırlanmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hissetmiş oldum.
“Sevilmek istemiştim. Ömrüm sevilmek isteyerek geçmişti. Sevilmek için güzelliğimden başka verebileceğim hiçbir şeyim yoktu. Ama güzelliğimi de herkes istemiyordu. İsteyenler de çabuk bıkıyorlardı. “
Kitaplarla Söyleşi 2
Öncelikle şunu söylemeliyim ki kitaplar hakkında okuduğum ilk söyleşi kitabı. Kitabın üslubundan başlayalım: Gerek yorumlarla gerekse kitaplardan alıntılarla akıcı ilerleyleyen bir kitap hem bu yüzden hem de kitaplar hakkındaki yazılar çok uzun olmadığından hiç sıkılmadan okudum.
Kitabı okurken çoğu yeri sonraki zamanlarda tekrardan hatırlamak için çizdim ve işaretledim. Ve birçok yeri de kişileri, kitapları, olayları araştırmak için işaretledim.
Bu durumdan anladığım kadarıyla Oğuzhan Saygılı Bey'in "Kitaplarla Söyleşi 2" kitabı bana birşeyler kattı. Örneğin; önceden kitapları degerlendirmenin yorum yapmanın haddime olmadığını düşünürdüm ama artık kitaplar hakkında değerlendirme yapmak mantıklı geliyor.
Kitapta Oğuzhan Bey'in de yazdığı gibi kitapta geçen bazı kitaplar bende merak uyandırdı ve okumak istiyorum. Çünkü bazı kitapları -Dr. Mecit Barlas'ın Anıları, Emin Bey'in Defteri, Cavit Yalçın' ın defteri ve bazı savaşlardaki askerlerin günlüklerini vb.- daha önce duymamıştım bile. Şimdi bunları okumak için sabırsızlanıyorum.
Son olarak Kitapşuuru kapsamında kitapların imzalı olarak gelmesi bazı dergilerin sürpriz olarak gönderilmesi çok güzel. Başta Oğuzhan Saygılı Bey olmak üzere emeği geçen herkese bu proje için ve emekleri için teşekkür ediyorum. Saygılar...
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Maliye Nazırı(Bakan) olan Cavit Bey, Zafer sonrası bazı eski ittihatçıların Gazi Paşa'ya suikast girişimi sonrası, yapılan soruşturmalar neticesinde tutuklanmış ve yargılanmıştır.
Hakkındaki iddianame, bu kişiler ile arkadaşlığı nedeniyle görüşüyor olmasıyla birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yeniden parti olarak yapılanması adına Şişli'deki evinde toplantılar yapılmasına izin vermesi üzerine düzenlenmiştir.
Cavit Bey, "Cumhuriyete değil, Cumhuriyete sahip çıkanlara muhalif" olan, eşi Aliye Hanım'ın da dediği gibi "hukuk kurbanı" olarak kapalı rejim yasaları ile idam edilmiştir.
Niçin tutuklandığını dahi bilmeyen, hakkındaki idam kararını bile gece yarısı idam sehpasına götürülürken öğrenen Cavit Beyi, eşine bir nevi günlük şeklinde yazdığı ve ölümüne kadar ulaştırılmayan mektupları okudukça onu daha yakından tanıma imkanı buluyorsunuz.
Kitabımız gerçekten iyi bir araştırma sonucu ortaya çıkmış keza bir çok yazıyı yazmakta ayrıca cesaret gerektirir ki sağlık kontrolü yaptırıp iki ay gibi bir sürede ilaç verilip 4. Seviye de akciğer kanseri olması da kaçınılmaz olmuş, yazarımız bu durumu hastane de yatarken suikast olarak belirtmiştir ve bu nedenden 18 Kasım 2013'te ölmüştür. Olay
Ittihatcilar(Selanik) ve Sultan 2. Abdülhamit(Istanbul) arasında yaşanan amansız mucadele ve çatışmayı sürükleyici bir biçimde anlatan bir kitap. Sultan 2.Abdulhamit'i seven birisi olarak bu kitap yüzünden Ittihatcilara ozellikle de merkezi komite üyelerine karşı bir antipati oluşmuştu bende. Bu kitap bazi merkezi komite uyeleri(Enver Paşa, Cemal Pasa,Ziya Gökalp, Mehmet Cavit Bey, Doktor Nazım vs) hakkında kitaplar okumama vesile oldu. Okuyunca baktim ki bu adamların da her biri ayri birer vatansever. Ozaman bu mücadele neden yaşandı? Bu mücadele yuzunden Selanik basta olmak üzere Balkanlar elimizden gitmedi mi?(Edirne'yi bile kaybediyorduk) Devletin bekası ve milletin selameti için çatışma yerine uzlaşma mumkun olamaz miydi?
