Ahmet Ümit yine Ahmet Ümit'liğini yapıp güzel bir kitap hazırlamış.Çok uzun süredir elimde olup da elimin hiç gitmediği bir kitaptı Bab-ı Esrar.Konusu sigorta ekspresi olan Karen Kimya'nın otel yangınının raporunu hazırlamak üzere Konya'ya gelir. Aynı zamanda baba memleketi olan Konya'da hiç hesaba katmadığı olaylar zincirinin halkası olur. Daha Konya'ya indiği ilk dakikada aracın lastiğinin patlaması üzerine, karşısına çıkan tuhaf bir adamın kendisine verdiği esrarengiz yüzükle zincire dahil olur. Buna mukabil şoförü Mennan'nın meraklı tavırlarıyla da baş etmek zorunda kalır.
Bilindiği üzere Mevlana şehri olan Konya'da, Mevlana ve Şems Tebrizi'nin aralarındaki bağı da inceleyecektir.
Akabinde hamile olan Karen doğurup doğurmama konusunda muallaktadır.Yangınla ilgili konuştuğu kişilerle bağlantı kurmaya çalışan Karen parmağına taktığı parlak taşlı yüzüğün kanamasıyla içinde olduğu durum bambaşka bir boyut kazanır.Şems Tebrizi ve de Mevlana'nın da içinde olduğu kabuslar görür. Bu kabuslardan birinde bir hastanede uyanır ve kapkaça uğradığı ve de bunu yapanın öldürülmesiyle soru işaretleri büyümeye başlar.Zeynep ve de Ragıp'ın sorguya gelmesiyle cinayet, gizem birbiri ardına sıralanır. Şüpheli şahıslar Serhat ve Cavit olunca yolun sonu elbet Karen'e çıkacaktır.Tabii bir de Ziya bey vardır, kayıp olan babasının aynı dergahtan olan arkadaşı Ziya.
Dolu doluydu benim için özellikle de Mevlana ve Şems Tebrizi'den bir şeyler öğrenmek başkaydı.