"Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur
Bir dem gelir sevinç olur, bir dem gelir ağlayan
Bir dem sanırsın kış gibi, şu zemheri olmuş gibi
Bir dem sevinç doğar, hoş bağ ile bostan olur
Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden inci döker, dertlilere derman olur
Bir dem çıkar arş üzere, bir dem toprak altına
Bir dem sanırsın katredir, bir dem taşar umman olur
Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez cahil olur
Bir dem dalar hikmetlere, Calinus-u Lokman olur
Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri Bir dem uçar Belkıs ile, sultan-ı ins u can olur
Bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere
Bir dem varır manastıra, İncil okur ruhban olur
Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılar Bir dem girer kibr evine, Firavuna vezir olur
Bir dem döner Cebraile, rahmet saçar her yere
Bir dem gelir şaşkın olur, miskin Yunus hayran olur."
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Çakır Ağa, İsa
Bozkurtların Ölümü'nde Zaman-Roman ile Tarihî Olayların İlişkisi: Olaylar 621'de başlar, 639'da son bulur. "Romanın Hikâyesi"nde Atsız, tarihe sadık kalacağını belirtmiştir. Gerçekten de romandaki ana olaylar, tarihte geçen olaylarla örtüşmektedir. Bunu göstermek için 621-639 yılları arasındaki Kök Türk tarihini özet
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
Olay Örgüsü
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Karanlık sularda bir teknenin içinde ilerleyen balıkçının başına gelenler benim başıma da geldi. Bir ışık gördüğünde karanın orada olduğundan emin olur denizci, ben de emindim. Ama karanlığın her noktasından ayrı bir ışık gelirse balıkçı ne tarafa gideceğini şaşırır değil mi? Rastgele birini seçerse bilmediği bir kıyıya varır. (...) Bu ışıklı çağ da bana her yerden bir lamba sallıyor. Kalbimin ışığı, yönümü bulmama yeter mi?
Evde otoriter babaya “saygı”yla başlayan bu alışkanlık sınıfta öğretmeni, mahallede bekçiyi, askerde komutanı da içine alarak dalga dalga büyür ve en üst katmanlarada tapınma derecesine varır.
Varır varmaz çeteye öyle hemen herkesle can ciğer olma. Onlar, hemencecik seninle arkadaş olmak isterler, sana karşı hoş, yumuşak görünürler, arkadaş görünürler, seninle çok ilgilenirler, derdi olan derdini açar sana, insanlar böyledir.