Rivayet odur ki Tanburi Cemil Bey gençlik zamanlarında bir Çeçen Kızı'na aşık olur. Ancak aşkına kavuşamadan Çeçen Kızı vefat eder. Bu erken ölüm, Cemil Bey'i inanılmaz etkiler. Ve bir gün tanburu elinde Çeçen Kızı'nın mezarını ziyarete gittiğinde tanburu çalmaya başlar, çalar durmadan çalar. Hatta o kadar güzel çalar ki tanburun mızrabının ucuna bir bülbül konmuş derler. Bu çalınan eser işte bugün dinlediğimiz Çeçen Kızı'dır," dedi hocamız. Sonrasında bu durumu araştırdığımda, bu hikayenin aslının olmadığını öğrendim. Ama Tanburi Cemil Bey gerçekten çok hassas bir insandı. Eşi doğum yaptığı zaman, onun lohusalık şikayetlerinden bir nebze kurtulması için tanburuyla sakinleştirici bir şeyler çalmış, fakat eşi "Yeter artık müziğine de tan buruna da " gibi bir tepki verince ölene kadar eşine kırgın kalmış. :)
Günümüzde Türkiye'deki Çeçen, İnguş ve Tuşların üçüne birden "Vaynah" adı veriliyor. Vaynah, aynı zamanda bu üç şivenin de genel adıdır. Kumuklar ise Çeçenler'i "Miçigiş" adıyla tanımlıyorlar. Kendilerine "Nahço" (Nakhço) diyen Çeçenler, "Halkımız, kavmimiz" anlamına gelen Vaynahlar'ın en
Reklam
Gülmek, eğlenmek ve dans etmek amacıyla yapılan sinkeramlar (küçük eğlence) sinkeram evinin salonunda gerçekleştiriliyor. Yatsı öncesi veya sonrası başlayıp iki üç saat devam ediyor. Evdeki onurlu konuk için düzenlenen eğlence topluluğunu, sinkeram evinin yakın akrabaları ve bitişik komşuları oluşturuyor. Çağrılı olanların dışındakiler eğlence
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Çeçenler'in değeri değişmez olan Tanrısı "Dele" idi. Yıldırım Tanrısı Seli olup, bu Tanrı, Tanrılar arasında büyük rol oynardı. Seli'nin kızı olan Seli Sata bakire kızların koruyucusu idi. Bundan başka Güneş Tanrısı ve annesi de vardır. Fırtınaların annesi olan Ded-sinan da önemli bir Tanrıça idi. Bunun yedi oğlu semaya uçmuş,
Afet İnan'ın Darwinist görüşü.
Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan, Birinci Türk Tarih Kongresi' nde hayatın başlangıcını tıpkı Atatürk gibi Darwinist bir anlayışla açıklar. İnan' a göre hayatın ortaya çıkışında ana etken ya da asıl güç Allah yaratma fiili değil fizik yasaları ve güneş kaynaklı radyo aktif kuvvettir, canlıların yüz milyonlarca yıllık evrimini özetledikten sonra şunları söyler: "Hayatın yeryüzünde belirdiği zamana gelince onu tahmini dahi tayin etmek mümkün değildir. Ancak, bugünkü ilim sayesinde, hayatın tamamen fizik ve şimdiki hadiselerin neticesi olduğunu düşünmek hususunda, kendimizi selahiyetdar görebiliriz. Her halde, hayatın belirmesi için lazım gelen şartları doğuran amil, milyonlarca sene evvel güneşin malik olduğunu çok büyük radiyo aktvitenin ültraviole şuaları ile yerin de o uzak zaman­larda haiz olduğu radiyo aktiv kuvvetir."
Sayfa 94 - Birinci Türk Tarih Kongresi Konferanslar Münakaşalar, (Afet hanımın, Tarihten Evel ve Tarih Fecrinde isimli konferansından) Maarif Vekaleti, 1932, s. 19.Kitabı okudu
Reklam
Türk Destanının Tasnifi
– I – Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
AKARCA ALİNİN AĞIDI
1900 yılında Kadirlinin Cığcık köyünden Akarca Ali vurulduğunda bu ağıdı akrabası Emine Hatun yakıyor. Bir nar kestim tane tane Telli aba serdim güne Çiyanlıdan kan gidiyor Al atınan döne döne Sırtında da tire donu
Sayfa 194Kitabı okudu
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.