343 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
123 günde okudu
Bizim köyde 1956 yılında yapılmış bir ilkokul binası mevcut. Anemle Babam dahil köyün diğer yaşlı tayfası hep bu okuldan mezundur. Okulda eskiden kadınlar dikiş nakış kursu da görürmüş. Annem'in ördüğü kazak, yelek, atkı, bere, lif, dantel gibi şeyleri bu okulda öğrenmiş. Erkekler ise çiftçilik, ağaç aşılama gibi şeyleri öğrenmiş. Birinci ve
Onuncu Köy
Onuncu KöyFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20101,130 okunma
298 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Rowan artık bazı gerçekleri öğrenmiştir ve bir zamanlar olduğu gibi meteliksiz bir üniversite öğrencisi değildir. Şimdi'yse, iblis diyarının Işık Getiren kraliçesi olarak hükmetmek onun kaderinde var Kaosun Efendisi Orion bir şeklinde rakip olurlar. Rowan gibi o da lider olarak işaretlendi. Orion, Rowan'ı öldürmeye yemin etmiş olsa bile ellerini birbirlerinde  çekemiyorlar. Ve ikisininde istediği şey taç ve ülkeye hükmetmek ama bu savaşta sadece biri ayakta kalacaktır. Bana kalsa ikisi evlenip birlikte hükmede bilirler ama bakalım neler olacak.
Lord of Embers
Lord of EmbersC.N. Crawford · Independently published · 0273 okunma
Reklam
162 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Titremenin Üşümeye Faydası Yok
Varoluşlarının bir ucundan tutmaya çalıştıkça, yaşamlarına karşı çıktıkça hayatın gerçeklerinde ezilen Ali ve Ramazan.  Çocukluklarına ağladılar sadece. Onları terk eden ailelerine, yetimhanede yemekleri pişiren pasaklı teyzeye, iki hademeye, müdürbeye, yetimhanede büyüdükleri halde yine de vatana olan borçlarına, on sekiz olunca onları kapıya koyan devlet babaya, sığındıkları sokaklarda onları istemeyen aile babalarına, evleri olmadığı için dayak atan polise kızdılar ve sövdüler. Ama kendilerine ağladılar yalnızca. Kendilerini suçladılar, kendilerinden nefret ettiler, kendilerini sattılar, kendilerini öldürdüler. Ali ve Ramazan'ın hikayesi, sıcak aile evlerine uymayan, oldukça uzak bir hikaye. Sokakta görürseniz yadırgayacağınız insanlar onlar. Önce aileleri, sonra devlet babaları tarafından terk edilmiş, sokakta hayatta kalmaya çalışan 'aile' huzurunu bozan çocuklar. Oysa deliksiz bir uyku dahi çekemiyorlar güvenle. Her şeyleri delik deşik. Neresinden tutsan elinde kalıyor işte. Ama yine de huzur bozanlar onlar. Yetim olmaları, çocukluklarının ellerinden alınmış olmaları, suçlayacak kimseyi bulamayıp kendilerini kirli düşünmeleri, sığınacak bir yuvalaranının olmaması, ailesizliklerini alkol ve uyuşturucu sayesinde daha az hissetmeleri, iş bulamamaları, hayatlarının çökmüş olması bir yana bir de aşıklar birbirlerine. Bu sefalet içinde bulmuşlar işte biribirlerini. Ama tüm bu sefillik içinde en rezili bu geliyor insanlara. Tüm bu hikayede en 'çarpık' olan bu değil mi? "Yetim demek, üşüyeceksin demek. Hep üşüyeceksin, boşuna titreme." Titremenin üşümeye faydası yok çünkü.
Ali ile Ramazan
Ali ile RamazanPerihan Mağden · Doğan Kitap Yayınları · 2010462 okunma
230 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Etik Cellatlar
Öncelikle bana göre farklı bir Jack London kitabı olduğunu düşündüğümü söylemek isterim. Her zamanki gibi başarılı bir kurgu fakat yine de diğer kitaplarına göre farklılık içeriyor. Kitap, çeşitli mesleklere sahip insanların bir araya gelerek kitabın adından da anlaşılacağı üzere bir Cinayet Şirketi'nin sürdürülmesini anlatıyor. Bir araya gelen bu insanların ortak tek bir noktası var: Etik düşünce ve ahlak felsefeleri. Aldıkları ve yaptıkları işlerinin kesinlikle kendi ahlak ve etik düşüncelerine uygun olması şirketin birincil kuralı. Uygun olmadıklarını düşündükleri bir durumda işi kabul etmiyorlar. Şirketin ise hem felsefesi hem de kendine güveni oldukça fazla olduğundan hiç başarısız olmamışlar ve olmamayı hedefliyorlar. Bir gün onları çökertmek isteyen bir müşteri geliyor ve kitap asıl o zaman başlıyor. Bu ölüm talebini dile getiren müşterinin isteğini geri çekemiyorlar çünkü ölümün sebebinin mantıklı olduğunu düşünüyorlar. Bu istek, şirketin dönüm noktası. Bu dönüm noktasında ve sonrasında yaşanan olayları Jack London, kurgusuyla ve mükemmel anlatımıyla bizlere sunuyor. Özellikle kişilerin kendi etiklerinden hiçbir zaman vazgeçmemeleri ve aralarındaki tartışmalarla düşüncelerini desteklemeleri benim için kitabın en güzel kısımlarıydı.
Cinayet Şirketi
Cinayet ŞirketiJack London · Alfa Yayıncılık · 20211,775 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarihin iki eşsiz lider ve komutanı her zaman ilgimi çekmiştir. Net olarak Türk Tarih Kurumundan çıkan Roma ve Bizans Tarihi kitaplarında bu bilgileri edinmiştim fakat PLUTARKHOS'un bu eseri çok daha akıcı ve doyurucu bir özelliğe sahip olduğunu kitabı okuduktan sonra anladım. Roma döneminde MS 60 yıllarda yaşayan PLUTARKHOS edindiği kaynaklardan ve döneme şahit olmuş özellikle Sezar'ın hayattan kalan yaşlılardan edindiği hikayesel bilgilerle bu eşsiz eseri meydana getirmiş. Daha öncesinde hepimizin bildiği İskender filmi ile Rome Dizisinin bu eserden tamamen yararlandığına kitabı okuduğunuzda ve film ile diziyi izlediğinizde şahit olacaksınız. Bir kez daha yabancı yapımlara da saygı duymamı sağladı çünkü adamlar bizimkiler gibi ideolojik ve reyting kaygısı ile yapımları çekemiyorlar tamamen doğru ve yanlışlarıyla kendi tarihlerini sunuyorlar. Bu iki değerli liderin hayatı çağlar sonrasında bile insanlara bir şeyler katıyorsa işte onların sonsuza dek yaşamasını sağlayan özellikte bu olmalıdır. Aldıkları kararlarla sadece o anı değil birkaç adım sonrasını öngörerek alıyorlardı ki bu öngörüler ve anlık değil geleceğe yönelik planlarda onları ardıllarından ve sonra gelecek olan birçok liderden eşsiz kılıyor. Okumanızı tavsiye ederim her iki dönemi adeta yaşıyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz.
İskender - Sezar
İskender - SezarPlutarkhos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2015584 okunma
325 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Bu kitabı herkes okumalı, özellikle kaynaştırma eğitimi yapan tüm öğretmenler okumalı.... Beni en çok üzen yer zeka seviyesi yükseldikçe insanların aslında ona ne yaptığını anladığı bölüm ve annesinin onu dövmesi... Bir anne için elbette ki kabul etmek zordur ancak kadın uç bir insandı. Önce kabul etmeyip çok ilgileniyor sonra da evden gönderiyor.... İnsanın içine işleyen o kadar fazla bölüm vardı ki: annesinin onu sonradan hemen tanıması, babasının hiç tanımaması, kardeşiyle görüşmesi, sevgilisi ile yaşadıkları, eski fırınına tekrar dönünce herkesin ona yeniden sahip çıkması.... Fırındaki arkadaşları zekileştikçe çekemiyorlar onu, ancak eski haline dönünce yine sahipleniyorlar.Bu da hayatın çekememezlik acı gerçeğini insana hatırlatıyor. Veeee kendine ne olacağını kendinin bulması; istemese bile zekasının eski haline dönmesi.Zeka geriliğinden dahiliğe ve dahilikten zeka geriliğine geri dönüş... Aslında bu gençin hayatı üzerinden yazar toplumda yaşananları, toplumsal gerçekleri -özellikle farklı ya da engelli bireyler için- , toplumun onları kabul etmiş gibi görünüp içten içe aslında hiçbir zaman kabul etmedikleri gerçeğini okuyucunun yüzüne vurmuş.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515,4bin okunma
Reklam