Anladım işi, sanat, Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik- çomakmış...
~NFK
Ettik niyetimizi ve Vekil Allah..
Bu teslimiyetin verdiği güven öyle bir duygu ki...
Tüm kalbi saran Işıl çelik bir zırh gibi.
Vezir Ali b. es-Sellâr'ın öldürülmesi ile cereyan eden olayların dışarıdaki yansıması Haçlıların Cemâziyelevvel 548/Ağustos 1153'te Askalân'ı ele geçirmesi oldu. Burası Mısır'ın savunması açısından son derece stratejik önemi haizdi. Böylece Fâtımîler Suriye sınırındaki önemli bir toprağını da kaybetti.
Sayfa 374 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Hâfız-lidînîllah on sekiz yıldan fazla bir süre başta kaldıktan sonra 5 Cemâziyelâhir 544/10 Ekim 1149'da yetmiş altı yaşında vefat etti. Aynı gün on yedi yaşındaki en küçük oğlu Ebû Mansûr İsmail "Zâfır-Billâh" lakabı verilerek imâmete getirildi.
Sayfa 371 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Sünnî mezhebe mensup olan Rıdvan b. Valehşî'nin Fâtımî vezirliğine gelmesi otuz yıl sonra Mısır'da yaşanacak olan iktidar değişiminin ipuçlarını vermektedir.
Sayfa 369 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Tefvîz Vezir Behrâm el-Ermenî
Oğlunun öldürülmesinde ısrar eden ordu taifesi bu kez de Behrâm'ı halifenin huzuruna götürerek vezirliğe atanmasında ısrarcı oldular. Hâfız-lidînîllah fitne korkusuyla onların bu talebini yerine getirdi. Böylece Fâtımîlerde ilk defa bir Hıristiyan tefvîz vezirliğine atandı (529/1135). Ona "seyfu'l-İslâm tâcü'l-hilafe/tâcü'd-devle"lakabı verildi.
Sayfa 367 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Fâtımîlerin resmi mezhebi olan İsmâiliyye inancında meydana gelen bu bölünmeler içeride ve dışarıda davalarının gitgide zayıflamasına ve neticede taraftar kaybetmesine neden oldu. Dolayısıyla Mısır'daki Fâtımîlerin son kırk yılı çöküşü hızlandıran olaylara sahne oldu ve imamların hakimiyeti Mısır hududu ile münhasır kaldı. Böylece Kahire'deki son dört imâm nüfuzu kalmayan mahalli idareciler gibi oldular. Yaşı büyük olan Hâfız-lidînillâh'ın gayretleri de bu gidişi dururmaya engel olamadı.
Sayfa 365 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Bundan dolayı İsmâiliyye davası -50 yıl geçmeden- Mısır'da bir kez daha bölündü. Buna göre Tayyibiyye; Tayyib b. Âmir'e nisbetle, Yemen ve Hindistan'daki tüm İsmâilî taifeler onun imâmetliğini kabul ettiler. Onlara göre Hâfız-lidînîllah imâmeti gasbetti. Hafiziyye veya el-Mecîdiyye, bunlar ise adından da anlaşılacağı gibi devletin resmi mezhebi olarak, taraftarları Mısır ve Suriye bölgesinde yaygındı.
Sayfa 365 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Hafız-Lidînillah'ın imâmetinin kabulü İsmâiliyye nazarındaki imâmet nizamının esaslarından çıkış olarak addedildi. Böylece Fâtımî tarihinde ilk defa babası imam olmayan birisi imâmete/hilâfete atandı. Oysaki İsmâiliyye mezhebi imâmeti daima baba oğul şeklinde takip etmeyi şart koşmaktaydı.
Sayfa 365 - ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI ANKARA, 2018 İNCELEYİCİLER, PROF. DR. CASİM AVCI PROF. DR. RAMAZAN ŞEŞENKitabı okuyor
Bir şey icat edildikten sonra mucidin o şey için bir uygulama alanı bulması gerekiyordu. Ancak uzunca bir süre kullanıldıktan sonra tüketiciler o şeye "ihtiyaçları" olduğunu hissetmeye başlıyorlardı.
Sayfa 311 - Tübitak Yayınları
Ortak konumuz
Kitap hepimizi ilgilendiren bir konuda yazılmış. Bu konunun farkında olanlar da var olmayanlar da. Yazar buna "boşluk"adını vermiş. Sizler nasıl ifade edersiniz bilmiyorum. Bu kitabı okumadan önce ben de kendime hep şöyle derdim: İçimde bir boşluk var. Yani benim bu konuyu ifade edişim böyle. Kitaptaki ifadeye çok benzer. Karakterimiz Eylül ve onun kalbindeki boşluğu... O bu boşlukla neler yapacak bunu okuyoruz. Sadece Eylül'ün de değil çevresindeki kişilerin de kalbindeki boşlukları.. Eylül'ün tanıdığı biri olmak isterdim,belki benim boşluğuma da bir şeyler söylerdi.
Kitapta ayrıca Eylül ve Yavuz'un sohbetlerini çok beğendim. Parkta karşılaştığı Handan'la olan konuşmaları da aynı şekilde. Kitap karakterlerine imrendim. Bu gibi konularda sohbet edebilecek insanlara denk gelmek maalesef...
Kitabı sevdim. Bu konuda bir kitap yazdığı için 
Duygu Göker Şentürk'e teşekkür ederim.
Ve siz 
bidünyakitapgrubu'na
ve kudüs şehri.
gökte yapılıp yere indirilen şehir.
tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.
altında bir krater saklayan şehir.
kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi.
ne diyor ne diyor kudüs bana şimdi
hani şam'dan bir şamdan getirecektin
dikecektin süleyman peygamberin kabrine
ruhları aydınlatan bir lâmba
ifriti döndürecek insana:
söndürecek
alınyazısı saati
"Tarihte ilklere haddinden fazla önem verilir: Batı'da yazı için Fenikelilere; kağıt, barut, pusula için Çinlilere; cam ve çelik için Hintlilere... Bu unsurlardan çok, her kültürün bunları ilişkilendirme, muhafaza etme ya da dışlama tarzları önemlidir. Kültürleri özgün kılan şey, sorunlara getirdikleri kendilerine özgü çözümler ve bütün insanlar için genelde ortak olan değerleri farklı perspektiflere yerleştirmeleridir daha çok..."
Japon dilinin ilişkileri konusunda söylenebilecek tek şey, pek çok araştırmacının bu dili Asya'nın, Türk dilleri, Moğol dilleri, Doğu Sibirya Tungus dillerinden oluşan Altay dil ailesinin yalıtılmış bir üyesi saydığıdır.
