"Ey insan! O'nun esmâ ve sıfâtına ait istidâd-ı muhabbetini, sâir bekasız mevcûdâta verme, faydasız mahlûkâta dağıtma. Çünkü, âsâr ve mahlûkat fânidirler. Fakat o âsârda ve o masnûâtta nakışları, cilveleri görünen Esmâ-i Hüsnâ bâkidirler, dâimîdirler. Ve esmâ ve sıfâtın herbirisinde binler merâtib-i ihsân ve cemâl ve binler tabakât-ı kemâl ve muhabbet var. Sen yalnız Rahmân ismine bak ki: Cennet bir cilvesi ve saâdet-i ebediye bir lem'ası ve dünyadaki bütün rızk ve nîmet bir katresidir." Hanımlar Rehberi
Sayfa 75 - RnkKitabı okudu
"Bilmezsin, bu Hidayet ne hokkabazdır. Kimse yokken Naima okur, misafir gelince elinde Plutarkos'la karşılar. Gece saraya söver, gündüz saraydan ihsan alır. Salonlarını döşeyen antika eşyalar gibi konağına aldığı misafirlerde de damga ve üslup arar; Hidayet'in konağını biraz da misafirleri döşer."
Sayfa 60 - oğlakKitabı okudu
Reklam
Şairin cenaze törenindekiler:
Cenaze törenine katılmak üzere Beyazıtta toplananları tefrik etmek artık zorlaşmıştı. Bu arada Şehir Meclisi üyeleri, Ferdi Öner, Recep Bilginer, Orhan Mete, Üniversite profesörlerinden Ah- met Hamdi Tanpınar, Mazhar Şevket İpşir, Sabahattin Eyüboğlu, Mina Urgan, Burhan Toprak, Rıfkı Melûl Meriç, sanatçı ve muharrirlerden Asaf Hâlet Çelebi, Fikret Adil, Reşat Ekrem Koçu, Nizamettin Nazif, Sait Faik, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sabahattin Kudret, Münir Süleyman, Feridun Fazıl Tülbentçi, Behçet Kemal Çağlar, Hüsamettin Bozok, Abdülbaki Gölpınarlı, Lutfi Erişci, Muvaffak İhsan Garan, Orhon Arıburnu, Rifat Ilgaz, Sinan Korle, Cavit Yamaç, Fahir Onger, Râkım Çalapala, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Bedri Rahmi, Eren Eyüboğlu, Sabri Berkel, Cemal Tollu, A. Arad, Nuri İyem, Halil Dikmen, Necmi Rıza, Ercüment Behzat, Şehir ve Ses tiyatroları sanatkârları göze çarpıyordu. Biraz sonra kalabalık adam akıllı artmış, gelenleri farketmek imkânsız bir hal almıştı.
Eş-Şekûr
Şükretmek , iyiliğe iyilikle karşılık vermek demektir. Allah'ın verdiği nimetlerden dolayı kulların ona şükretmesi bir vecibedir. Allah kendisine şükredenlere karşı daha çok nimetlere ihsan eder. Onun hazinesi tükenmez "Şükrederseniz daha çok veririm." mealindeki ayet bu hususu anlatmaktadır
Nasıl ki mide bir rızk ister; öyle de, kalb ve ruh ve akıl ve göz ve kulak ve ağız gibi insanın latîfeleri ve duyguları dahi Rezzâk-ı Rahîm'den rızklarını isterler ve müteşekkirâne alırlar. Her birisine ayrı ayrı ve onlara lâyık ve onları memnun ve mütelezziz eden rızkları, hazine-i rahmetten ihsan edilir. Belki Rezzâk-ı Rahîm, onlara daha geniş rızk vermek için göz ve kulak, kalb ve hayal ve akıl gibi o latîfelerin her birisini, hazine-i rahmetinin birer anahtarı hükmünde yaratmış. Meselâ göz, kâinat yüzündeki hüsün ve cemâl gibi kıymettar cevher hazinelerinin bir anahtarı olduğu misillû, ötekiler dahi –herbiri– birer âlemin anahtarı olur; îmân ile istifâde eder. Ramazan İktisad Şükür
Sayfa 56 - RnkKitabı okudu
Yani bütün mevcudatta sebeb-i medh ü sena olan kemalât onundur. Öyle ise hamd dahi ona aittir. Ezelden ebede kadar her kimden her kime karşı gelen ve gelecek medh ü sena ona aittir. Çünkü sebeb-i medih olan nimet ve ihsan ve kemal ve cemal ve medar-ı hamd olan her şey onundur, ona aittir.
Reklam
Yani her kalp sahibi bir insan; zîcemal, zîkemal, zîihsan bir zatı sever. Ve o sevmek dahi cemal ve kemal ve ihsanın derecatına nisbeten tezayüd eder, perestiş derecesine gelir, canını feda eder derecede muhabbet bağlar. Yalnız bir defa görmesine, dünyasını feda etmek derecesine çıkar. Halbuki bütün mevcudattaki cemal ve kemal ve ihsan, onun cemal ve kemal ve ihsanına nisbeten; küçük birkaç lemaatın, güneşe nisbeti gibi de olmaz. Sözler
Sayfa 642Kitabı okudu
"Nasıl ki mide bir rızk ister; öyle de, kalb ve ruh ve akıl ve göz ve kulak ve ağız gibi insanın latîfeleri ve duyguları dahi Rezzâk-ı Rahîm'den rızklarını isterler ve müteşekkirâne alırlar. Her birisine ayrı ayrı ve onlara lâyık ve onları memnun ve mütelezziz eden rızkları, hazine-i rahmetten ihsan edilir. Belki Rezzâk-ı Rahîm, onlara daha geniş rızk vermek için göz ve kulak, kalb ve hayal ve akıl gibi o latîfelerin her birisini, hazine-i rahmetinin birer anahtarı hükmünde yaratmış. Meselâ göz, kâinat yüzündeki hüsün ve cemâl gibi kıymettar cevher hazinelerinin bir anahtarı olduğu misillû, ötekiler dahi –herbiri– birer âlemin anahtarı olur; îmân ile istifâde eder."
Sayfa 57 - rnkKitabı okudu
591 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.