ALLAH'IN RIZASINDAN ÂLÂ İHSAN MI VAR ?
1. İşit âşıkların sırrını ta'n eyleme ey ihvân Veren aşk u muhabbeti değil mi Hazret-i Sübhân 2. Tecelli eder ol Mevlâ cemâl-i yârdan âşıka Görünen ol gören oldur hemân âşıklara her an 3. Görününce kılar cân u dili hayrân cemâline Cemâl-i zâtını âşık gözüyle eder ol seyrân 4. Bu zevki nice versin âşık olan hûr u gilmâna Tecelli eyleyen mahbûba kuldur hurî vü gılmân 5. Bu ihsâna eren âşıklara hergiz memât olmaz Ölür mü hîç zülâl-i feyz-i Rabbânî içen bir cân 6. Hulûsî'ye Hudâ'sı böyle bir ihsân eder ise Eğer dünyâ vü ger ukbâ dilemez başka bir ihsân
Sayfa 225Kitabı okudu
insan'ın yaratılışında, kâlû: belâda [elestu bi-rabbikum?; kâlû belâ], tanrı, insana, kendisini muhatab alma lütfunda bulunarak (ki lütuf'a ilişkin her şey cemâl'dendir; kayserî, resâil, s.40), cemâlinden ışkı kalbine; soru sorarak da ilmi aklına bahş etmiştir. hemen ifade edelim ki, bu muhatab olma (ışk) ile soru sorma (akıl) sonucunda ortaya çıkan bileşik yapı, insanlık doğasına nakş edilmiştir: Fıtrat."
Reklam
Demokrat Partinin kurulması
İnönü üçüncü defa parti kurma teklifini Bayar’a yaptı. Bayar, Ahmet İhsan Tokgöz’ ün damadı operatör Murat beyin düzenlediği bir muhalefet grubuna dayanıyordu. Bayar ancak bu güçlere dayanarak bir parti kurabilirdi. Bayar İnönü’ nün teklifine olumlu bir karşılık verdi. Bu cevap İnönü’nün tereddütlerini artırıcı nitelikteydi. Kuracağı partiye, kendisinin güvendiği, Köprülü, Refik Koraltan ve Adnan Menderes’i teklif etti. Fuat Köprülü «Ülkü» dergisindeki yazılanyle İnönü’den kopmaz bir varlık niteliğindeydi. Refik Koraltan ise «timsal-i İsmet, İsmet Paşam’a» diye fotoğrafını imzalayarak ona takdim edecek kadar İnönü’ye bağlıydı. Menderes de CHP meclis grubu içinde Bayar’a karşı yürütülen kampanyanın kulisçilerindendi. Görülüyor ki bu dört kişi arasında herhangi bir yakınlık yoktur. Bunlardan Koraltan ve Köprülü yalnızdırlar. Buna karşılık Menderes’in Cemal Tanca, Alaaddin Tiritoğlu ve benzerleriyle meclis içinde bir de grubu vardır. Tevfik Rüş tü (Araş) aracılığıyle Menderes, Bayar’a bağlı kalacağına söz verdi ve o tarihe kadar yaptığı işlerden pişmanlık duyduğunu söyledi. Köprülü ve Koraltan belli tarihlere kadar Bayar’a sadık kaldılar. Bu dört kişi daha sonra «dörtlü takrir»! vererek Demokrat Parti’yi kurdular.
İnkılap halktan uzakta yapıldı. Bir de baktık inkılapçılar padişaha damat olmuşlar. Hangi padişaha? Genel Merkezde "Beyaz Öküz" diye alay edilen konyak tutkunu biçare bir bunağa... Enver Paşayı, Talât Paşayı, Cemal Paşayı, bu zavallı Beyaz Öküzün oturduğu tahta yaklaşıp, saçak öperken gözünüzün önüne getirin. "Hilafet lazım! Çünkü Müslümanlık ve Müslümanlar... Türklük lazım... Çünkü Türkler imparatorlukta biricik sağlam dayanak... Garplılık lazım, çünkü çağın hakkından başka türlü gelinemez" denildi. Yarın Anadolu harbinden sonra Mustafa Kemal de, bunu yaparsa, hangi haklı sebeple yaparsa yapsın büyük bir cinayet işlemiş olur. Gene hiçbir şey değişmez. Bunu İhsan'la konuştuk. "Merak etme, dedi, bu sefer iş başka! Hürriyeti "Hareket Ordusu" getirmişti. Yani padişah ordusunun bir parçası... Şimdi Anadolu'da ordu yok... Millet, yani başıbozuklar çarpışıyor. İleride ordu kurulursa bu, padişah ordusunun bir parçası değil, milletin kendi ordusu olacak... "
Sayfa 189 - İthaki Yayınları, 1. Baskı, 2005, Birinci Bölüm, Esir İstanbul, 6Kitabı okudu
HASAN RIZA SOYAK'IN REFERANSI
Atatürk'ün ölümünden sonra çok sıkıntıya düşmüş, üzüntülü günler yaşamıştım. Sekiz yüz lira emekli aylığıyla ayrıldığım son işim Denizcilik Bankası'nın Termal Oteli Mübayaa Memurluğu'na gelinceye kadar başımdan hayli şey geçmişti. İstanbul'da bir işte tutunamıyordum. Sonunda Atatürk döneminin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a gidip, başıma gelenleri anlattım ve bana bir iş bulmasını istedim. Zonguldak, Etibank Ereğli Kömür İşletmeleri İdare Amirliği Servisi'ne girmem, işte Soyak'ın aracılığıyla olmuştur. Orada Daireler Müdürü olan kardeşi İhsan Soyak'a telefon edip beni Zonguldak'a yolladı. Görevim kırka yakın yapının kontrolü, bekçi ve odacıların giyinmeleri ve temizliğe uymalarını sağlamaktı.
İnsan üzerine bir yorum
Bediüzzaman, “hastalık bazılara bir ihsan-ı İlâhîdir... ne kadar iyilik ve güzellik ve nimet varsa, doğrudan doğruya O Cemîl ve Rahîm-i Mutlakın hazine-i rahmetinden ve ihsanat-ı hususiyesinden gelir. Hem rızık vermek O’nun özel bir ihsanıdır, kâinattaki bütün cemâl kemâl ve ihsan, O zatın cemâl kemal ve ihsanını gösterir ve onun yansımasıdır”
Reklam
250 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Ateşten Gömlek "- ...İngilizler aflarını isteyenlere versinler mösyö, affı zalimler değil,mazlumlar verir. Çanakkale'de dövüşürken ne asi, ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürdük. Ne zamandan beri ve hangi milletle harp edilir de mağlûp olduğu zaman ona katil denilir? - İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi, Madam? -
Ateşten Gömlek
Ateşten GömlekHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201923.7k okunma
992 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.