"İman" ile "İnanç"
(Cemil Meriç) Solcuyken de, sağcıyken de, hatta Hind edebiyatından ve mitolojisinden büyülendiğinde bile "Hakikat sınırlara sahiptir fakat şüphe sınırsızdır" sözünü haklı çıkartacak biçimde hep bir "inanç adamı" olarak kaldı. "İman" ile "inanç" arasındaki fark, ikincisinin ikna olmakla bağlantısı hatırlanacak olursa daha net anlaşılacaktır. İman Arapça'da emn kökünden gelir, yani emniyette olma halidir. Dolayısıyla iman etmek emin olmak, İslam bağlamında kendisini inandığı Allah'tan dolayı güvende hissetmek demektir. Oysa inanmakta bu bağlantı arızîdir... Cemil Meriç'in "iman adamı" olmamasının birçok sebebi var. Sayıca çok ve son derece yoğun okumasının getirdiği, erken yaşlarda zıt yönde inançları ve ekolleri ardı ardına tanıması (mesela Louis Büchner'in Madde ve Kuvvet adlı eserinin pek çok akranında olduğu gibi kendisinde de bir inanç sarsıntısı meydana getirdiğini söylerdi) bunlardan sadece biriydi. Diğeri çeşitli metinlerinde kiminin İran'a kiminin Turan'a, kiminin de kitaplara "kaçtığını" söylediği Türk aydınlarından birinin de kendisi olmasıydı. Zikredilmesi gereken başka bir faktör de dinin alabildiğine horlandığı, hayat ve fikriyattan dışlandığı ve devrinin geçtiğine inanıldığı, insanlığın gelişimine (terakkiye) engel olarak görüldüğü tehlikeli bir çağda gençliğini geçirmiş olmasıydı...
Sayfa 178 - İstanbul: Ketebe, 2021Kitabı okudu
CEMİL MERİÇ'İ TANIMA
Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazat' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı ölçüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile
Reklam
NÂZIM HİKMET ŞARKILARI MURAT MERİÇ Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş "Nâzım Hikmet, şiirleri çok sevilen ve hep bestelenen bir şair oldu. Taş plak döneminden bu zamana hemen her dönemde Nâzım Hikmet şarkıları karşımıza çıktı. Kimi zaman bu şarkılar el altından yayıldı, kimi zaman onları dinlemek moda oldu. Türkiye'nin yükselen siyasi
Özetle; Türkiye'nin ışığı, değerli mütefekkir Cemil Meriç'in de söylediği gibi; "Karanlıkta kavga olmaz. İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kozmos yapan insan zekâsı, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm'e teslimiyettir: obskürantizme. İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya kayalara çarptı, ya batağa saplandı. İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlıdır, slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir. Yabani bağırır, medenî insan konuşur. Bu çocuklar yıllarca konuşturulmadı. Hınçlarını üç beş kelime ile suratımıza tükürüyorlar. İdeolojileri yasakladığımız için hışımlarına uğradık. Demokrasinin demopedi olduğunu kimse düşünmedi. Aczin hürriyet perverliği yalanların en namussuzu. Bahşedilen hürriyet; ölmek ve öldürmek hürriyeti. Toprak sarsılıyor! Hep birden esfel-i sâfiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız. İnsanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol."
Bütün Alıntılar
yazmak, bir anlamda buluşmakmış. Aynı sıkıntıları, aynı endişeleri, aynı umutları paylaşanların buluşması, zaman- ları farklı olsa dahi... 7 Fakat guguklu saat misali, sunulan her fırsatta konuşmaya kalk- mak, bu devrin müzmin hastalıklarından biridir. 15 "Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır ... " Ludwig
"Tarihsiz toplumların büyük sanatı olamaz. Elli yıllık tarihle sanat olamayacağı gibi, uydurma tarihle de sanat yapılamaz..." "Osmanlılık, bir tarih döneminde, çok önemli bir coğrafya alanında, çok onurlu bir insanlık görevi yüklenmiştir. Osmanlılık, kolektif dehayla kurulmuş bir dünya imparatorluğudur. Salt geçmişi değil, taşıdığı insan değeri ve özelliğiyle ne kadar görünmezden gelinmek istenirse istensin, geleceğimizi de etkileyecek bir deha eseridir. Anadolu Türk tarihinin en büyük eseridir..." Not: Bu iki alıntıyı Kemal Tahir hakkında bahsederken kullanmış ve Kemal Tahir'in söylediği sözler olarak nakletmektedir.
Sayfa 252 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam