Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hulusi Cerrahoğlu

Hulusi Cerrahoğlu
@cerrahoglu
26 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
1942 yılında Milletvekili Kazım Duru diğer milletvekili arkadaşlarına şöyle sesleniyordu: Evimizde şeker toplamamalıyız arkadaşlar, içimizde 10-20 sandık şeker toplayanlar olduğunu ben hariçte işittim. İçimizde bunları yapanlar var, vekil arkadaşlarımız da dahil. Müsaade eder misiniz isimlerini sayayım? (Milletvekillerinden şiddetli protestolar.) Hayır, isim zikretmeyeceğim. Bana sonra arzu edenler sorsunlar, söyleyeyim. Bürokratların, devletin belirlediği fiyatları önceden tüccarlara sızdırarak çıkar sağladıkları iddia edilmekteydi. İkinci Dünya Savaşı boyunca ülke içinde uygulanan siyasanın olumsuz sonuçları da olmuştur. Öylesine ki bir dönem için "ihtikar", "harp zengini" sözcükleri denilince akla gelen şey "CHP"ydi.
Sayfa 44 - Doğan Kitap
Reklam
İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye bir yandan savaş dışı konumunu sürdürmeye çalışırken, bir yandan da olası saldırılara karşı savunmasını güçlendirmeye çalışıyordu. Bu dönemde bütçe harcamalarının yarısından fazlası milli savunma harcamalarına ayrılmıştı. Devletin kaynaklarının yarısı orduya gidiyordu. Milli savunma harcamaları, bütçe harcamalarının 1940 'ta yüzde 53'ü, 1941'de yüzde 55'i, 1942'de yüzde 54'ü, 1943'te yüzde 52'si, 1944'te ise yüzde 51'iydi. Ülkenin kaynaklarının böylesine büyük bir oranının ekonomi dışı kalması, yaşanan ekonomik krizi daha da ağırlaştırıyordu.
Sayfa 33 - Doğan Kitap
Başbakan Şükrü Saracoğlu ise Almanya Büyükelçisi Von Papen'le yaptığı görüşmede, "bir Türk olarak" Sovyetler Birliği'nin yıkılmasını şiddetle arzuladığını ve bunun Türk halkının yüzyıllardır beklediği bir olay olduğunu, Hitler'in bunu başarması halinde yeni bir çağ açmış olacağını belirtiyordu. Ancak Saracoğlu'nun büyükelçiye tavsiyesi" tüyler ürperticiydi. Saracoğlu'na göre, Almanların, Rusların yarısını katlederek ve Ruslaştırılmış milli azınlık bölgelerini Rus etkisinden tamamen kurtarıp, onları ayakları üzerinde doğrultarak Mihver Devletleri'nin müttefiki ve Slavlığın düşmanı olarak eğitmesi mümkündü ve çoğunluğu Türk olan bu azınlığa Türkiye'nin ilgi duyması doğaldı.
Sayfa 27 - Doğan Kitap

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatımda yaptığım hatalardan biri de evlenmektir. İşte görüyorsunuz... Ordular yönettim, meclisler yönettim, savaşlar yaptım, kazandım ama, bir kadını yönetemiyorum. Okumuş da olsa, iyi aile de olsa, sonunda kadın, kadındır! Bir devlet adamına eş olmak, belki zor bir sanat. Fakat bir devlet adamının eşi olarak kendisine ne yapmak düştüğünü bilmemek acıklı bir şey...
Mustafa Kemal Paşa, ne o zamana değin görülmüş, ne ondan sonra görülecek dehşetli bir sevgi hücumuna uğradı... Kim neresini ele geçirmişse öpüyor, okşuyor, yüzünü gözünü sürüyordu. Kadınlar, genç kızlar çizmeleri üzerinde birikmiş tozları parmaklıyorlar; sonra bu tozla gözlerine sürme çekiyorlardı... Bu, hiçbir kalemin anlatamayacağı bir manzara idi... Mustafa Kemal Paşa ağlıyor, ben ağlıyorum, şoför ağlıyor, köylüler ağlıyor... Üzerinden hala duman tüten taze savaş toprakları, mutluluk yaşlarıyla sulanıyordu. Havada barut kokusu ve hıçkırıklar vardı...
Reklam
Çoğu kez, insana, başını bütün hızıyla duvara vurmak, çoktan beri kanayıp ağrıyan yaraya hafifçe dokunmaktan daha kolay gelir. Dokunulduğunda insana çok acı veren bu gibi yaralar, hemen hemen her ailede bulunur.
Otorite, efendinin kendisine bağımlı olanlara, ona minnet duyup boyun eğmeleri karşılığında, çıkarlarına uygun düştüğünde ve kendi koşullarında ilgi göstermesidir.
Bir liderin resmi her devlet dairesinde ya da dershanede asılıysa, üretim artışı, çimento sanayisinin yeniden düzenlenişi vb. isteklerini gerçekleştirenin kim olduğunu bilirsiniz. Bu, insan yüzü olarak karşımıza çıkan iktidardır.
Her yıl paranın kralları ve büyük kapitalistler, miras edindikleri ya da kendi paralarıyla satın aldıkları hisselerden gelen karları memnuniyetle alırlar. Hissenin fiyat hareketleriyle ilgilenmezler. Çıkarları hisseyi satmakta değil kar payı dağıtımından aldıkları gelirde olduğu için hissenin fiyatının yükselmesi onlar için ... sadece hisseyi satmış olsalardı elde edecekleri daha yüksek gelirden kaynaklanan hayali bir eğlencedir.
Ortalığı o güne kadar görülmemiş bir lüks kaplamış, bu lüks zayıf ahlaki değerleri de beraberinde getirmişti. Birdenbire kumar zengini olan cahillerin küstahlığı o kadar yayılmıştı ki, düşünme ve davranış biçimlerinde görgü sahibi insanlar bile utanarak, altının değersiz kişileri toplum ölçeğinde yukarı çıkaran bir gücü olduğunu kabul etmişlerdi.
Reklam
İnsanlar artık basiretli bir sanayinin yavaş ama emin karlarından hoşnut olmuyorlardı. Hemen yarın ulaşılacak sonsuz bir zenginlik umudu, onları bugünden dikkatsiz ve müsrif yapmıştı.
Öteden beri zaten iyice zayıflamış olan ahlaki değerler, o güne kadar üst sınıfın kepazelikleri ile alt sınıfın saklı kalmış suçları arasında nispeten saf kalmış olan orta sınıfı da hızla sardı. O tehlikeli kumar aşkı, tüm topluma yayılarak hem kamu hem de bireysel değerleri yıktı.
Girişim, çoğu kez herhangi bir yatırımcının tek başına toplayabileceğinden daha büyük miktarlarda sermaye gerektirir; yani girişim finanse edilmek zorundadır. Maddi varlıklara dayanan finansal araç piyasaları bu gereksinime yanıt verir. Bu piyasaların gelişme hızı ve bu piyasalara akıtılan likit sermayenin varlığı, Avrupalılar'ın onyedinci yüzyıldaki zenginleşmede izlediği yolun açık bir kanıtıdır.
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.