Kılık kıyafet ve dış görünüş bakımından bir din eğitimcisi nasıl olmalıdır? "Sorunun cevabı gayet açık ve nettir: O, temizlikte İslâm'ın emrettiğine, görünüşte ise görevi gereği resmi kıyafete uygun giyinmek mecburiyetindedir. Onun hem öğrencilerince, hem de çevrede hoş karşılanacak kıyafeti olmalıdır. Dişleri bakımlı ve görünümü düzenli olmalı, ağzında ve vücudunda pis koku olmamalı ve çevresini rahatsız etmemelidir. Tırnaklar sık sık kesilmeli ve her zaman görülebilen ellerin temiz olmasına da özel bir önem verilmelidir."
Sayfa 26 - Ensar
Ama yalvarırım söyle bana, hayatın anlamı nedir?” “Bu çok zor bir soru. Cevabı kendiniz veremiyor musunuz?” “Hayır, çünkü onu bizzat keşfetmezsen hiçbir değeri yok. Peki, sence dünyada olma amacın ne?” Philip bunu kendine hiç sormamıştı, cevap vermeden önce bir an düşündü. “Ah, bilmiyorum: Herhalde insanın görevini yapması, becerilerini olabilecek
Sayfa 266Kitabı okudu
Reklam
Cevabı bilmiyoruz ama bu doğal deneyin iki temel sonucu gayet açık: Doğada gözlenen davranışlar kültürün neticesi olabilir ve en vahşi primatların bile sonsuza kadar öyle kalması gerekmez. Belki bu bizim için de geçerlidir.
Sonunda belki vakit geçirir, olanları unuturum, uyumama yardım eder diye sosyal medyada gezinmeye başladım. Parmağım rastgele, ne aradığını bilmeden öylece dolaşıp durdu ekranda. Ellerindeki telefonları yeni bir uzuvlarıymış gibi kullananların, bir kitabın sayfalarını çevirirken anında yorulan işaret parmaklarını bir videodan diğerine rahatlıkla
Sayfa 123Kitabı okudu
ŞEHADET VAKTİ
22 Ağustos 1966'da Seyyid Kutub'a idam cezası verildiğinde, Assam el-Attar'ın kitabında anlattığına göre Kutub bu kararı tebessüm ve Allah'a ka-lvuşmanın verdiği büyük bir mutlulukla karşılamıştı. Muhammed Ali Benna'nın dediğine göre Seyyid Kutub'un asılmasına asıl sebep "Yoldaki İşaretler" adlı kitabı idi.
Yüksel yayıncılıkKitabı okudu
Zihinlerimiz çarpıtılmış; içinde yaşadığımız kültür, din, ekonomik yapılar, yediğimiz yiyecekler vesaire tarafından şekillendirilmiştir. Zihne belirli bir form verilmiş, şartlandırılmıştır ve bu şartlandırılma bir çarpıtmadır. Bir zihin ancak çarpıtma olmazsa gayet açık, saf, bütüncül ve lekesiz görebilir. İlk hamle bakabilmektir, çarpıtmasız bakmak; bu da zihnin tamamen devinimsiz ve dingin olması anlamına gelir. Sürekli devinim halindeki bir zihin, hareketten, yöntemden, sistemden, pratikten, uygulamadan arındırılmış bir halde tamamen ve kesin olarak sessiz sakin olabilir mi? Zihnin bütünüyle duyarlı olabilmesi için geçmişin izleri tamamen silinmelidir. Aksi halde zihin, geçmişin yükünü taşıyarak duyarlı olamaz. Ancak bunu kavrayan bir zihin bahsettiğimiz soruyu kendisine sorabilir. Ve bu sorunun cevabı yoktur, çünkü bir cevap yoktur. Zihin son derece duyarlı hale gelir ve dolayısıyla fevkalade zeki olur ve zekânın bir cevabı yoktur. Zekâ kendi içinde cevaptır. Gözlemcinin yeri yoktur, çünkü zekâ üstündür.
Sayfa 59 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Reklam
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.