Üsâme bin Şerik (r.a) anlatıyor: "Bedevileri gördüm. Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) bize şu işi yapmada bir harac/ günah var mı, şöyle davranmada günah var mı?" diye soruyorlardı. Onlara şöyle cevap vermişti: "Allah'ın kulları! Allah, (sizlerin sorduğu seyleri işleyen kimseye) herhangi bir günah koymamıştır. Ancak din kardeşinin ırzından (şeref ve haysiyetinden) iktıraz eden/bir şeyler kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte haram olan budur. Bedeviler bu defa: "Ey Allah'ın Rasülü! Hastalandığımız zaman tedavi yollarını aramasak, bu günah mıdır?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm: "Tedavi arayın ey Allah'ın kulları! Zira, Allah Teâla hazretleri koyduğu her hastalığa şifa da koymuştur, şifa koymadığı tek hastalık ihtiyarlıktır. (onun tedavisi yoktur)" buyurdular. Bedeviler yine sordular: "Ey Allah'ın Rasülu! Kula verilen (hasletler)in en hayırlısı hangisidir?" Aleyhissalâtu vesselâm: "Güzel huy!" buyurdular."
Sayfa 24 - İbn Mâce, Tıb, 1.Kitabı okuyor
Cervantes “Don Kişot” eserinde Allah ile aldatmak, çok güzel bir şekilde anlatır. Bir gün ormanda şeytan giderken Don Kişot arkasından bağırır. -Bir dakika bekle, sana bir soru soracağım der. -Şeytan, sor bakalım der; Alaycı bir sesle. Ormanda savaş naraları atan senin adamların mıydı ? -Şeytan: Elbette, benim adamlarım çoktur diye cevap verir. Don Kişot: Peki ama Hepsi Allah Allah diye bağırıyordu. Şeytan: Ne sandın Şeytan şeytan diye mi bağırsalardı, bizim işimiz bu. Daima Allah ile aldatmak, diye cevap verir.
Reklam
Günün birinde adamın bir Ebu'd- Derda'ya geldi, peşi sıra sorular sormaya başladı. Bir kaçına cevap verdi Ebü'd- Derda ama adamın susacağı yoktu. Soru üstüne soru yağdırdı: şu nasıl, bu nasıl, niye böyle, neden böyle... En sonunda Ebu'd- Derda dayanamadı ve dedi ki: "Sen sorduğun ve cevabını aldığın her soru ile amel ediyor musun?" Adam "Hayır, sadece öğrenmek istiyorum, merak ettiğim de!" diye yanıtladı. Ebu'd-Derda devam etti: "Madem amel etmiyorsun, o halde neden delilleri kendi aleyhine çoğaltıyorsun. Yarın Allah sana sormayacak mı bildiğin halde neden amel etmedin diye?" İşte bu sahabece bir hassasiyettir. Öyle ya madem amel etmeyeceksin ne diye sorup duruyorsun. Bu sözler aslında bize ne kadar önemli mesajlar verir, değil mi?
Bütün güzel şeyler yavaş büyür. Bir üzüm tanesi de bir incir de. Bana bir incir istediğini söylersen zamanı var, bekle diye cevap veririm. Ağacın önce çiçekleri açacak, sonra meyveye duracak ve sonra da meyve olgunlaşacak. İşte bir düşünce de öyledir. Nasıl ki olmamış bir inciri kopartıp yiyemezsen olgunlaşmamış bir fikri de zihninden çekip çıkartamazsın.
Bir sınıfa 30 öğrenciyle bir aradayken öğretmen gökkuşağındaki en güzel rengin ne olduğunu sorarsa pek çok değişik cevap alabilir. Ancak 3 kere 8'in kaç olduğunu sorarsa tüm sınıf aynı cevabı vermek zorundadır. Çünkü şimdi cevap veren aklın ta kendisidir. Ve akıl bir anlamda gördüğümüz ve duyduğumuzun tam tersidir. Aklın mutlak ve evrensel olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü akıl yalnızca evrensel ve mutlak olan ilişkilerden söz eder.
"Satranç neden haram" sorusuna, Che Guevara'dan güzel bir cevap. "Satranç oynayacak zekaya sahip olanlara cennetten arsa satamazsınız."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.