İslam Ceza Hukukuna göre sarhoş edici içki içmek haram olan bir eylemdir.
İnsanın aklına karşı işlenmiş suç kapsamına girer. Bkz. Coşkun Üçok, "Osmanlı Kanunnamelerinde İslam Ceza Hukukuna Aykırı Hükümler", Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 3, 1946, s. 128; İslam hukukunda içki içme cezasında "haddi şirb" ya da
Mantık açısından bakınca Fransız laisizmi Müslüman bir topluma uygulanamazdı. Dinin kişiye özel olduğu ilkesi İslam tarihi açısından tutarlı değildir. Kuran yalnızca ahlâk ilkelerinin toplamı değil, aynı zamanda, Hz. Muhammed’in yarattığı devletin, medeni hukuku ve ceza hukukuyla anayasasıdır. Kuran’la birlikte peygamberin söz ve eylemleri
latince'de "sınırlı sayıda" manasına gelen bu tanımlama, hukuki anlamında, dilsel manasından da pek sapmayarak, sayılan biçim ya da durumlar dışmda başka
biçimin ya da durumların yararlanmayacağını belirtir. Kanunsuz suç olmaz kuralının dayandığı prensiptir. Suç teşkil eden fiil kanunda belirtildiği kadardır. sınırlı sayı ilkesi gereğince kanunda belirtilmeyen bir suçun isnadı mumkun degildir. Aynı sınırlı sayı prensibi ceza hukuku dışında da uygulama alanı bulur. (ç.n.)
"Kitap Ehli'nin Mişna'sı gibi bunlar da (hadis kitapları) Müslümanların Mişna'sıdır." Hz. Ömer
Kitap Ehli: Yahudiler
Mişna: Yahudilik'in medenî ve ceza hukuku olan Talmud'un ilk bölümüdür. Sözlü kanunlar ilk olarak Haham Yehuda HaNasi tarafından derlenmiş ve Mişna adı verilmiştir.
Yahudilik önce Hıristiyanlığı ve ardından İslamı doğurmasaydı, İbrani hukuku Batı tarihinde marjinal bir gelişme olarak kalacaktı. Babil ve eski Mısır yasaları gibi Tevrat da geç dönem akademisyenlerin başlıca ilgi alanı olacaktı. Doğrusu Tanrı gazabının verdiği korku ve utançla birlikte eski Yahudilerin ahlaki kısıtlamaları Batı’nın cinsel tutumları üzerinde diğer bütün fikirlerin toplamından daha fazla etkili olmuştur.
Devlet başkanı ve askeri komutan gibi kişilerin uluslararası ceza hukuku alanında işlemiş oldukları suçlar nedeniyle devletin sorumluluğu yerine bizzat faillerin cezai sorumluluğuna gidilmesi ancak 20. Yüzyılda gerçekleşebilmiştir.
Sarhoşluk veren maddeler haram kılındığı gibi içilmesi de suç sayılmıştır. Aklı gideren ve sarhoşluk veren maddelere Kur'an'da genel bir isimlendirmeyle hamr/الخمر denmiştir. Ebû Hanife dışındaki Fakihlere göre sarhoşluk veren bütün madde ve içecekler "Sarhoşluk veren her şey hamrdır ve her sarhoş eden de haramdır" Hadisine göre hamr olup bunlardan az veya çok kullanan kimseler suç işlemiş olurlar ve ilgili cezaya çarptırırlar.
Ebû Hanife ise Hz.Peygamber'in (s. a. v) "Hamr şu iki ağaçtan üretilir: Üzüm ve hurma." Hadisine dayanarak ve hamrın dilde yaş üzüm veya hurma suyundan kaynatılmaksızın bekletilerek elde edilen alkollü içecekler için kullandığını söyleyerek her ikisinden bu yolla yapılan içkilerin içilmesinin her durumda, diğerlerinin ise sarhoş olması halinde cezayı gerektirdiğini söylemiştir.
Suç ve Ceza, kendini diğer insanlardan üstün sayan ve bu varsayımdan yola çıkarak kendine suç işleme hakkı tanıyan bir gencin hikayesidir. Üniversiteyi yarım bırakmış bir öğrenci olan Raskolnikov, insanları kendi zihninde “sıradan” ve “olağanüstü” olarak sınıflandırır ve kendisini, Napolyon gibilerinin de bulunduğu ikinci gruba dahil eder. Hedefi,