Serseri
Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı, Aradım bir ömür, arkadaşımı. Ölsem dikecek yok mezar taşımı, Halime ben bile hayret ederim.
Tabut
Ölenler yeniden doğarmış; gerçek! Tabut değildir bu bir tahta kundak. Bu ağır hediye kime gidecek. Çakılır çakılmaz üstüne kapak?
Reklam
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm.. Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm....
Dün hâtıra, yarın hayal, bugün ne?
Ben ölünce etsin dostlarım bayram; Üstüste tam kırk gün, kırk gece düğün! Açı doyurmaksa mezarda meram, Yemeğim Fatiha, günde beş öğün.
Ölmemek
Ölmemek, ilk ve son, büyük kelime; Çarpıldık, ölmemek için ölüme! Ver Allah’ım, büyük sırrı elime; Geçmez ân, solmaz renk, kopmaz bütünlük.  
Reklam
Minarede "ölü var!" diye bir acı salâ... Er kişi niyetine saf saf namaz.. Ne alâ! Böyledir de ölüme kimse inanmaz hâlâ! NE tabutu taşıyan, nede toprağı kazan...
"Bir şey koptu içimden, şey her şeyi tutan bir şey." Destan
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
ıstırap çekmeyi, çile doldurmayı bilendir genç.. zarını delmeyi, tohumunu çatlatmayı bilen..
Reklam
Yobaz
Din adına yol kesen dünkü yobazın oğlu!.. Yine sen kesiyorsun, küfür uğrunda yolu!..
Düşmanıma
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahpe rüzgar, artık ne yandan esersen es!..
Ey insan, sığdığın çizgiden utan! Başlangıç noktası, bir de son durak.
Güneş, batan bir bayrak, Şu kıpkızıl ufka bak,
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.