Bıçak bıçağa girdiğimiz bir arbedeydi yaşam.
Nuhun Gemisi
Van Gölünün dört bir yanı dağlarla çevrilmiş.Karlık dağlar,ulu dağlar, çırıl çıplak,yeşil ince,yumuşak bir halıya bürünmüş dağlar.Van gölü,Van gölü değil,Van denizi çok geniş,denizden başkası yakışmaz,Vanlılarda deniz diyor.Deniz maviliğindedir.Göl bir bakıyorsun bir kısmı mor,bir kısmı koyu mavi,yer yer bozarıveriyor.Bir bakarsın bir yer yeşil,bir yer al ışık Renklerin cümbüşü var Van Göjünde. Dağlar aydınlık bazen karanlık.Burada gemiler beş,altı mil yapıyorlar.Sürat asrındayızBaşkası uçak icat etmiş bize ne?Kaplumbağa süratındaki gemiler yeterde artar bile.Tatvan gemisi dopdolu iğne atsan yere düşmez,öylesine dolu.Tatvan gemisi yük gemisidir,affedersiniz hayvan gemisidir.affedersiniz hayvan gemisi dır,insan gemisidir.Ne acıdır ki! Koyunlar,inekler,öküzler,atlar,eşekler, insanlar,cümlesi bir aradadır.Koyun koyuna,alt alta,üst üste seyahat ediyorlar.Sığır gübresi,pislik…Koku. dan geçilmiyor.
Sayfa 34 - YkyKitabı okudu
Reklam
Sakarya Savaşı'na Hazırlık
Türk Başkomutanı'nın, ordusu için halktan çarık-marık istediği duyulmuştu. Yunan Albayı Kalinski kahkahayı bastı. Trikupis bu iyimser albayı uyarmak gereğini duydu: "İhtiyatı elden bırakmayın Albay Kalinski. Ayağı çıplak Türk askeri bizi iki kez yendi."
Sayfa 275 - Bilgi Yayınevi, 105.Baskı, Eylül 2005, AnkaraKitabı okudu
Mavi yaz akşamlarında, özgür, gezeceğim, Ayaklarımın altında nemli, serin kırlar; Başakları devşirip otları ezeceğim, Yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar. Ne bir söz, ne düşünce,yalnız bitmeyen bir düş Ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu, Çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş Doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu.
Döndüm daldan kopan kuru yaprağa Seher yeli, dağıt beni kır beni ; Götür tozlarımı burdan uzağa Yarin çıplak ayağına sür beni...
Sayfa 90 - aperatif kitapKitabı okudu
Başkente çıplak ayakla gelen bir köylünün burada çok para kazandığı anlatılır. Bu köylü kazandığı paralarla çorap ve ayakkabı alabildiği gibi geriye sarhoş olabilmeye yetecek kadar parası kalır. Böylece sarhoş olan köylü, köyüne geri dönmek ister, ama yolun ortasına düşer ve sızar. Yoldan bir araba geçmektedir ve arabacı köylüye ayaklarının ezilmesini istemiyorsa ayağa kalkmasının gerektiğini bağırarak söyler. Böylece uyanan sarhoşumuz ayaklarına bakar, yeni çoraplar ve ayakkabı nedeniyle onları tanıyamaz ve bağırır: "Geç üstünden, onlar benim ayaklarım değil". Umutsuzluğa düşen doğal insan da aynısını yapar: Umutsuzluğu komikliğin dışında tasarımlayamaz, çünkü onun argosuyla ben'den ve umutsuzluktan söz etmek, doğrusu ustalık olur.
Sayfa 87 - EpubKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.