Limerick 'e ne diye geri geldim sanki. Çıplak ayaklı çocuklar, çipil gözleriyle dünyayı görmekten aciz. Zavallı kardeşim bulaşıkçılık yapmak zorunda. Ve annem yeni eve çıkmak için hala kırıtıyor. Burada gördüklerimden hiç memnun kalmıyorum. Eve hiç dönmemiş olmayı ve Almanya 'da kalıp Lenggries' de biramı içiyor olmayı tercih ederdim. Bir gün annemle kardeşlerimi buradan kurtaracağım. Onları da New York 'a aldıracağım.
Sayfa 119 - Epsilon Yayıncılık Hizmetleri Tic. San. Ltd. Şti.Kitabı okuyor
Dallardan kopan yapraklar Koşup duruyor rüzgârlarda Birbaşlarına ve kimsesiz Çıplak ayaklı çocuklar gibi sokaklarda
Reklam
Çıplak ayaklı çocuklar, ayakkabı boyuyordu.
Sonra bir kere daha arkasına bakıp durakladı. İşte o sırada, bizim önümüzde duran çıplak ayaklı bir kız çocuğu birden bağırdı... Onca zaman sonra ve o kadar uzaktan ağabeyini nasıl tanımıştı Allah bilir. Onun tüfek patlar gibi bağırması bizi de dalgınlıktan uyandırdı. Kız ve erkek çocuklar da onun peşinden koşmaya başladılar. Duyan genç yaşlı herkes askere doğru koşmaya başladı. Sanırdınız ki büyük bir güç bize kanat vermişti
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Konya'da dinlediğim türkülerin hepsi şüphesiz oranın değildi. Meram'daki bağ evlerinde veya şehir içinde topluluklarda sey rettiğim oyunların hepsinin de Konya'nın olmadığı gibi. Kaldı ki Garbi Anadolu halk musikisinin asıl merkezi olmasına rağmen Konya ağzını ayırmak bugünkü vaziyette epeyce güçtür. Benim gibi bir amatőr içinse imkânsızdır. Fakat ben onları Alaeddin Tepesi'nde, Meram yollarında ve Konya akşamlarında duydum. ince Minareli'nin kapısı önünde Kur'an'ın iki sûresini o kadar sanatlı bir gerdanlık yapan taş işçiliğine şaşırırken, yanı başımdan geçen çıplak ayaklı çocuklar, onları ıslıkla çaldılar. Onun içindir ki şimdi bu türküleri radyoda dinlerken veya vakit vakit hafızanın sırrına erilmez dönüşüyle hiç farkında olmadan kendi kendime mırıldanırken içimde Konya birdenbire canlanır, kendimi o yollarda, o alçak tavanlı bağ evlerinde, o cami veya medreselerin kapısı önünde veya içinde bulurum, gece ise başımın üstündeki yıldızlı gökyüzü birdenbire değişir. I. Alâeddin'in altın kakmalı, sırma işlemeli, siyah saltanat çadırı olur ve ben Selçuk destanının ve Selçuk dramının sahnesi olan, Mesnevî ve Divan-ı Kebîr'in doğmasını, ince, kibar, musikî ve raksa düşkün hayatının kolaylaştırdığı şehirde geçen günlerime bu şehrin insanlarının saatleriyle, bu saatleri dolduran sevinç ve acılarla beraber kavuşurum.
Sayfa 90
Reklam
89 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.