Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne mutlu taklitle merak arasında, bilinçsiz kopya ile ilerici rasyonel deneylere girişme arasında aşamalı bir denge kurmayı beceren topluma!
Barak Baba, beline sarılı kırmızı bir bez parçası dışında çıplak olarak, yüz kadar bir derviş grubunun başında H. 706/1306 yılında Suriye'ye geldi. Başına iki yanına birer manda boynuzu takıştırılmış kırmızımsı bir sarık sarıyordu. Saçı ile bıyıkları uzun, sakalı ise kökten kazılıydı. Yanında uzun bir nefir, bir de derviş kâsesi taşıyordu. Hiç servet biriktirmezdi. Uzun değnekler, tef, davullar taşıyan, boyunlarına asılı iplere azı dişleri dizili müritleri de aynı görünümdeydi. Nereye giderlerse gitsinler müritler çalar, Barak Baba da ayı gibi oynayıp maymun gibi türkü çığırırdı.
Reklam
Zira geçmişlerini bilmek , türlerin bugünkü davranışlarını daha kolay anlamamızı yardımcı olur.
Türümüze özgü diğer iki sesli ifadenin, gülümseme ve gülmenin, ağlamadan evrilmiş olmalarıdır. "Ağlayıncaya kadar gülmek" bu ilişkiyi belirten bir deyimdir. Ancak, evrimsel açıdan baktığımızda, bu ilişkinin tam ters yönde gelişmiş olduğunu yani gülünceye kadar ağladığımızı görürüz. Nasıl olmuştur bu? İlk önce ifade biçimleri olarak ağlama ve gülmenin birbirlerine çok benzediklerini anlamamız gerek. Birbirinin karşıtı iki ruh halini ilettiklerinden aralarındaki benzerlikler çoğunlukla gözden kaçar. Ağlama da olduğu gibi, gülmede de adele kasılır, ağız açılır ve soluklar hızlanır. Aşırı hallerde yüz kızarır ve gözler yaşarır. Ancak, çıkarılan sesler o kadar şiddetli olmayıp daha alçak perdedendir. En önemlisi, bu sesler daha kısa sürelidir ve birbirlerini daha yakından izlerler. Sanki bebeğin uzun yaygarası küçük parçalara bölünmüş ve aynı zamanda daha bir olgunlaşarak düzgün ve alçak perdeden sesler haline dönüşmüştür. Gülme tepkisinin ağlama tepkisinden ikinci bir işaret biçimi olarak evrilmesini şöyle açıklayabiliriz : Daha önce de belirttiğimiz gibi, ağlamak doğumda bile mevcutken, gülmek ilk olarak üçüncü, hatta dördüncü ayda, yani bebeğin anasını tanımaya başladığı günlerde ortaya çıkar.
evrim bizi son milyon yılda gittikçe daha çocuksu hale getirdi. Bu bizi daha yaratıcı hale getirmiş ve bizi harika yapan teknolojiyi vermiş olsa da bazı yan etkileri de oldu. Bromhall bunları açıklamak için dört tip insan erkeği olduğunu öne sürer. Alfatip, en az çocuksu olan erkektir. Acımasız, kararlı, hırs- lı, güçlü ve hoşgörüsüz bir alfa erkek maymun gibidir. Bir de Bürotip vardır, yüksek statü peşindedir ama çok daha işbirlikçi- dir ve bu onu mükemmel iş ortağı yapar. Üçüncü olarak Neotip, daha çocuksu, coşkulu, eğlenmeyi seven bir aile adamıdır. Ve son olarak Ultratip, yaratıcı, güvensiz ve çocukluğun erkek erkeğe aşamasını geçemeyen biridir.
Sayfa 280Kitabı okudu
Reklam
2006 yılında Etiyopya'da, üç yaşında dik yürüyebilen bir çocuğun fosilleşmiş iskeletinin keşfedilmesi, en az 3,3 milyon yıldır iki ayaklı olduğumuzu or- taya koydu. İlginç bir şekilde, bulanlar tarafından Selam olarak adlandırılan küçük kız, bir insanın alt yarısı ve bir maymunun üst yarısı olarak tanımlanabilecek bir vücuda sahipti. Başka bir deyişle, iki ayaklı ayakları olmasına rağmen şempanze benzeri elleri vardı. Bu, zamanının bir kısmını bir insan gibi yerde dik yürüyerek geçirdiğini, ancak sonra tehlike baş gösterdiğinde, kollarını maymun gibi kullanarak ağaçlara tırmandığını göste- riyor. Bunun anlamı, üç milyon yıl önce atalarımızın ayaklarının ellerinden daha gelişmiş olduğudur. Başka bir deyişle, ayakları- mız tam insan olma durumuna yol açan evrimsel eğilimde geride değil, ön plandaydı. İki ayaklı yürümeyi ellerimiz hassas tutu- cular olarak uzmanlaştığı için geliştirmedik, tam tersi oldu. Ön ayaklarımız sofistike ellere dönüşebildi, çünkü ayaklarımız zaten yer seviyesindeki hareketin tüm yükünü üstlenmişti.
Sayfa 259Kitabı okudu
Yaşayan yüz doksan üç maymun ve primat türü vardır. Yüz doksan iki tanesi kılla kaplıdır. Bunun istisnası, Homo sa-piens adında çıplak bir primattır. Bu alışılmadık ve oldukça başarılı türler, yüksek dürtülerini incelemek için çok fazla zaman harcar ve temel dürtülerini titizlikle göz ardı etmek için de eşit miktarda zaman harcar. Homo sapiens tüm primatlar arasında en büyük beyne sahip olmaktan gurur duyar, ancak en büyük penise sahip olduğu gerçeğini gizlemeye çalışarak bu onuru yalandan güçlü gorillere vermeyi tercih eder. Çıplak Maymun: Bir Zoologun İnsan Hayvanla İlgili çalışma 1967
Sayfa 7 - Salon yayınlarıKitabı okudu
Çevrenin kesin gerçek ısı düzeyi kadar, güneş ışınlarının doğrudan doğruya vücut üstündeki etkisinin de büyük rolü vardır, iklimin tüylerin dökülmesine uygun, yani orta sıcaklıkta, olduğunu kabul etsek bile, bu işin bütün et yiyiciler arasında, ne için sadece çıplak maymunun başına geldiğini açıklamakta güçlük çekeriz. Şimdiye kadar bu soruya
Avcı maymun, toplumsal alanda da benzerleri ile anlaşmak ve işbirliği yapmak zorunda kaldı. Yüz ve ses ifadeleri daha karmaşık bir biçim alıyordu. Kullanmaya başladığı yeni silahlarla, kendi topluluğu içinde saldırıları önleyecek etkili tedbirlere başvurması gerekecekti. Öte yandan, belirli bir üssü savunmak zorunda kaldığı için rakip gruplara
Reklam
Çıplak maymun türü, büyük bir araştırıcılık niteliğine sahiptir. Dolayısıyla, gelişmeyi başaramamış bir toplum, bir anlamda "hayırsız çıkmış" sayılabilir.
Bir körün iki gözü olması,onun kör olmaması demek değildir.
Hayvan öldürmek değil, yenmek ister. Saldırganlığın amacı yok etmek değil, hâkim olmaktır ve bu konuda diğer türlerden temel bir farklılık gösterdiğimiz söylenemez.
Sayfa 148Kitabı okudu
Karı koca kavgalarında, kadının yere atıp kırdığı vazo, aslında kuşkusuz, kocanın paramparça edilmiş kafasıdır. Şempanze ve goriller de, çevrelerindeki dalları ve bitkileri kopararak benzeri bir gösteri yapar. Bu da önemli görsel etkisi olan bir harekettir.
Sayfa 137Kitabı okudu
775 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.