Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yollarını izleyen hayatın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
(Halil Cibran çocuklarınız)
Bir çocuğun annesine bağlanması, karmaşık ama çok önemli bir psikolojik iştir. Normal çocukluk gelişiminde önce çocuğun tüm dünyası annesidir. Daha sonra, bebeklik ve yürümeye başlanılan aşamalar arasında, çocuk annesinden ayrı olduğunu fark eder ve ayrılık kaygısı yaşar, anne ortalıkta yokken ağlar. Çoğu zaman, kaygıdan kaçınmak için anne-çocuk ilişkisinin güvenliğini temsil eden bir nesneyi benimser. Buna da geçişteki bağlanma nesnesi denir. Genellikle bu bir battaniye veya peluş bir oyuncaktır ve yürümeye başlayan çocuk onu her yere, özellikle de beraberinde yatağa götürür. Geçiş nesnesi, çocuğun bağımlılık ve bağımsızlık arasındaki boşluğu doldurmasına yardımcı olur.
Ensestin temelinde kuşaktan kuşağa aktarılan sevgi eksikliği bulunur. Özerklik konusundaki tartışmamız hatırlanırsa, burada sevgisizlikten öncelikle kastedilen, çocuğun kendi dünyası olan ayrı bir varlık olarak görülmemesidir. Ebeveynin bu tutumunun gerisinde, kendisinin de önceki kuşak tarafından karşılanamamış duygusal ihtiyaçları bulunur. Kızını cinsel bir obje olarak gören babanın kendi geçmişinde, annesine yönelik bilinçaltı cinsel dürtüler taşımış olma olasılığı oldukça yüksektir; uzak, ilgisiz ya da farklı şekillerde “fazla ilgili” bir anne imgesi nedeniyle. Dolayısıyla ensest, çocukken karşılanmayan duygusal ihtiyaçların bedene yönelmesini tanımlar.
…geleneksel ailelerde çocuğun kendine özgü bir duygusal dünyası olabileceği pek kabul edilmez. Böyle bir ortamda yetişen çocuk da özerkliğini gereğince kazanamaz, girişim yeteneğini ancak törelerin hoşgördüğü oranda gelistirebilir. Yetişkin dönemine ulaştığında çağdaş beklentilere uygun bir otorite olamaz. Bu nedenle, ana-babasından görmüş olduğu, her şeyi bilir görünen, eleştiriye kapalı ve kısıtlayıcı otorite tutumlarını benimsemek zorunda kalır.
Suavi Kemal Yazgıç , şair, yazar, gazeteci, editörtür. Arşiv görevlisi, muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü, redaksiyon editörlüğü yapan Yazgıç, günümüzde TRT de editörlüğe devam etmektedir. 200 civarında dergide yazı, şiir ve röportajlarıyla yer almıştır.
Büyük hikaye, deneme yazarlarından
Rasim Özdenören , onunla ilgili şu ifadeyi kullanmıştır: "Bu
“Bir çocuk çok uslu ya da okulda çok parlaksa çoğu yetişkin durumun farkına varmaz! Oysa bu, depresyonun yüzlerinden biridir. Çocuk yaşayan bir varlıktır. Çok sakin, çok usluysa içindeki hayat dolu bir parçayı bastırıyor demektir.”
Amaçlarımız tepkilerimizi ve dolayısıyla çocuğumuzla olan ilişkimizi belirler ama bunlar çoğunlukla bilinçli olarak yapılmaz. Bilinçli olması, vereceğimiz tepkileri seçmemizi ve istediğimiz gibi bir ilişki kurabilmemizi sağlar