“Sevgi sözcüğünde öyle çok anlamlı, canlandırıcı, belleğe, umuda hitap eden bir şey vardır ki, en düşük zekâ ve en soğuk yürek bile bu sözcüğün pırıltısından bir şeyler hisseder.”
İbn-i Arabi şöyle der, "Neye talipsen osun..." Hiç düşündün mü acaba biz neye talibiz diye? O yüzden bana Hz. İsa'nın, "Çokları çağrılır, pek azı seçilir." sözü çok anlamlı geliyor. Seçtik mi seçildik mi acaba?
Reklam
Para insanın doğal bir parçası değil; kaybolabilir, çalınabilir, soyut bir kavram, bir takım sıfırlar… Zaten hayatta anlamlı olan değerler parayla sahip olunamayanlar: Kitap, çalışacak insan, eşya alabilirsin; ama bunlar bilginin, dostluğun, paylaşma duygusunun yerini tutamaz. Oysa zengin aptallar paranın çok önemli olduğunu sanıyorlar, bu yüzden de servetlerinin kendilerine ruhsal bir ayrıcalık özel bir mutluluk getirmesini bekliyorlar. bu mümkün olmayınca, içleri de boş olduğu için can sıkıntısı başlıyor. Konuşacak bir şeyleri olmadığı için tavla, kağıt oyunu falan oynayarak tahammül edebiliyorlar bu hayata ve de birbirlerine. Veya işkolik oluyorlar, sanki kıtlık koşullarından kurtulmaları gerekiyormuş gibi işlere dalıyorlar. Onların yerinde olsam intihar ederdim.
Sayfa 249Kitabı okudu
❛❛ Hüsrandan Kurtulmanın 4 Temel Şartı:
Hüsrandan kurtulmanın dört temel şartını sıralamaktadır Asr suresi . Bunlardan ilki ve en temel olanı, insanın yaratıcısına olan samimi imanıdır. Öyle ki Allah'a iman insanın var oluşunu, sahip olduğu akıl ve iradesiyle diğer varlıklardan üstünlüğünü anlamlı kılan en önemli değerdir. Dinin özü, iman esaslarının başıdır. Allah'a
Yaşam, andıkça süreğen, akıcı ve anlamlı değil mi? Tadı damağımızda kalan lezzetler yalnızca yiyeceklere özgü değildir ki kentler, zamanlar, insanlar, konuşmalar, asıl bunların lezzeti yitince çok şey de yiter, o nedenle yaşlıların eski günleri, arkadaşları, okulları, hocaları anmasına aslında genç bir duygu olarak bakmak lazım!
Kral Süleyman ayakta karşıladı Melike’yi. Sebe Melikesi, Kralda hiç hayal etmediği bir hal yakalamıştı. “Kudüs Krallığına hoş geldiniz!” Vakur bir tebessümle karşılık verdi Belkıs. Dikkatle inceledi Sultanı. Ay yüzlü, aydınlık simalıydı Kral. Geniş alınlı, geniş omuzlu, derin bakışlı bu adam Sultan Süleyman’dı ve Sebe Melikesi Belkıs onun huzurundaydı. Sırtında bulut beyazı bir kaftan, elinde harnup ağacından bir asa, aydınlık yüzünde anlamlı bir gülümseme, halinde tarifi mümkün olmayan bir vakar vardı. En çok da bakışlarından irkilmişti Belkıs. Yedi deryaların ötesinden bakıyor gibiydi. Derin, anlamlı bakışlarından çok şey okunuyordu. Akıl ve kalp güzelliğinin hem dem olduğu bir yüz seyrediyordu Melike. Huzur ve sükunet, güç ve güzellik, ahlak ve akıl iç içeydi. Merhamet ve şefkat yüklüydü hali. Erdemin dengeli duruşunu seyretti. Adalet ve akıl, maharet ve azim doluydu. Vakar ve tebessümü denk kefelerde tuttuğu aşikardı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.