Dua etmenin de bir adabı varmış dostlar.
Bu konuda Fatiha suresi, bütün hâlinde bizim için muhtaç olunan makamdan istemenin çok güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Okunduğu zaman görüleceği üzere o surede, Allah’tan isterken nasıl istenmesi gerektiği bize zımnî bir edeb dersi vermektedir: “Hamd (ve şükür) âlemlerin Rabb’i Allah’a mahsustur. O, Rahman’dır; merhamet edicidir. O, hesap gününün hâkimidir de. Rabb’imiz! Biz, sadece Sana ibadet eder ve sadece Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine (özel) nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet; gazap edilmiş olan kimselerin ve doğru yoldan sapanların yoluna değil!” Görülüyor ki, bu surede, “Bizi doğru yola; kendilerine (özel) nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet...” diyerek dua kısmına geçmeden önce, iki önemli giriş cümlesi getirilmiştir: Birincisinde Allah’a hamd ve şükür ediliyor; “Rahman”, “Rahim” vasıflarıyla “Âlemlerin Rabb’i” övülüyor ve ahiretteki hesap gününün de hükümranı olarak şanının yüceliği ifade ediliyor. İkinci cümlede ise, “Biz, sadece Sana kulluk eder sadece senden yardım dileriz.” denilerek Allah karşısındaki kulluk bilinci ve sağlam duruş arzediliyor. Sonra da isteme faslına geçiliyor. Demek ki, Allah’a dua edilirken, önce saygı ve övgü/hamd ifade eden cümleler kullanılarak samimiyetle Allah’a hamd edilmeli, sonra kulluk bilinci ve sağlam duruş arz edilmeli, sonra da istekler sıralanmalıdır.
Sayfa 85 - Fecr yayınları
… çok doğru +9
Evi, kalabalığın tam ortasında. Kalabalık, evinin tam ortasında.
Reklam
TÂBİ OLMAK KAÇINILMAZDIR!..
Tâbi olmak kaçınılmazdır. Sahtelerine de olsa bu böyledir. Kıytırık bir hint gurusuna bağlanmanın özünde de bu vardır; bir çocuğun gönlünü ve zihnini çok sevdiği ve ne dese doğru olduğuna inandığı bir “Influencer”ın tesirine teslim etmesinin temelinde de bu!.. Veya güya kimselere tâbi olmayıp, aslında kendi uyuz nefsinin emrine giren düşük bilinçli şuurlar da bu tâbilikten sıyrılamaz. Tesir edilen ve eden bir varlık olan insan için, aksi yöndeki iddialar boş laftan ibarettir!
Sayfa 28 - Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okuyor
Gündelik ilişkilerde her şeyi bilmek isteyen ama hiçbir şey öğrenmeyecek olan çok sayıda insandan biri bize ölümden sonraki hayatın sürekliliğini sorsa, verilecek en uygun ve her şeyin ötesinde en doğru cevap şu olurdu: ‘Ölümden sonra, doğumdan önce neysen o olacaksın.’
Ah bi tatbik edebilsek..
Ehli hikmetten biri şöyle der: Ameller dört şeye muhtaçtır. Bunlarla her türlü kusurdan salim olurlar: Birincisi: Yapılacak geye başlamadan önce gerekli bilgiye sahip olmaktır. Çünkü ameller, doğru olarak ancak ilimle yapılabilir. Amel ilimsiz olunca, onu ifsâd eden, ıslah edenden daha çok bulunur. İkincisi: Amele bağlarken niyet etmektir. Zîrâ ameller ancak niyetle doğru olur. Nitekim Resûlullah aleyhisselâm buyurur: — Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Her bir insan neye niyet ederse onun için ancak o vardır. Namaz, oruç, zekât, hacc ve diğer ibâdetler ancak niyetle olur. O halde, amelin makbûl olabilmesi için bidâyetinde niyet mutlaka bulunmalıdır. Üçüncüsü: Amelin işlenmesi devam ettiği müddetçe sabırlı olmaktır, Böylece, sükûnetle ve huzûr-u kalble ibâdet sona erdirilmiş olur. Dördüncüsü: Ameli bitirinceye kadar ihlâslı olmaktır. Zîrâ ihlâssız ameller aslâ kabule şâyân değildir. Kul, amellerini ihlâsla yaptığı zaman Allah kendisine teveccüh eder. Ayrıca diğer insanların kalbini de ona yöneltir. Hayyân oğlu Herem der ki: — Bir kul, kalbi ile Allah'a yönelmeye dursun. Allah da ehl-i îmânın kalbini ona yöneltir, öyle ki, onların sevgilerini de merhametlerini de ona rızk olarak verir.
Sayfa 21
ANLAYIŞ: ÖMÜRLERİN HARCANDIĞI DÂVA!
İster diz çök ister diren! Ne yaparsan yap, er ya da geç öğretilirsin. Öğreten ve öğretilen daima doğru, iyi ve güzeldir; öğrenenin doğru veya yanlış anlaması bunu değiştirmez. İşte bu dönemeçte “anlayış” meselesine varıyoruz… Üstad’ın ve Kumandan’ın üzerinde ömürlerini harcadığı dava hep budur. Bütün kıyamet de burada kopar. Kavga, olanca şiddetiyle hep burada çıkar…
Sayfa 26 - Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.