Uzun zamandır Haruki Murakami okumak istiyordum. Girdiğim bir kitapçıda tesadüfen ilk bu kitabını seçtim.
Murakami’nin hikayesini anlatma şekli çeşitli yönleriyle beni pozitif anlamda etkiledi. Olay örgüsü okurken benim için ön planda değildi, kitaba devam etmekteki asıl amacım karakterleri tanımak oldu. Bazı yazarlar çok göze batan bir hata yapar, kendi benliklerini karakterlerine bölüştürürler ve tüm kitap disosyetif kişilik bozukluğu olan birinin zihnini okuyormuşuz hissiyatı verir. Ne var ki, Murakami’nin karakterlerinin hepsi çok özgün ve çok gerçek hissettirdi. Konuşmaları, davranışları, dünyalarıyla; kitapta yazarın dillendirdiği gibi üçüncü bir kişi olarak onları dışarıdan gözlemlediğimi hissettim.
Sadece bir geceyi anlattığı bu kitapta, kısa süre içinde karakterlerin yaşadığı gelişimler çok doğru, manidar ve nokta atışıydı.
Kitapta müzik, çevre ve duyu elementlerini bir arada kullanarak insanı içine çeken bir ambiyans yaratmış yazar. Ne caza ne Tokyo’ya özel bir ilgim olmamasına rağmen okurken Tokyo’ya gidip bir caz barında sabahlamak istedim.
Şüphesiz, Murakami’nin bu insanı büyüleyen kalemi birçok kişide benzer etkiler yaratmıştır. Bana yeni bir dünya, farklı bir pencere açtı. Kesinlikle daha fazla okuyacağım bir yazar. Kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.