" Ona olan duygularından çok, kendi varlığının Şehnaz'dan yansıyan ışıltısıydı mutlu eden. Onun aynasından, kendi varlığı her geçen gün daha fazla büyüyerek daha fazla parlayarak çoğalıyordu. Bu ilişkide hayran olduğu Şehnaz değil, onun gözlerinden yansıyan kendi varlığıydı. Belki de ilk kez varlığının gücünü, var olmanın büyüsünü tüm benliğinde hissediyordu ve bu parlak aynada varlığını onaylamaya, bu ilişkinin tek hakimi olduğunu hissetmeye, bal rengi gözlerin kayıtsız şartsız teslimiyetinde kutsanmaya her geçen gün daha fazla alışıyordu. "
VEBAYLA CEZALANDIRILAN HAYVANLAR
Tanrı öfkesini günahkâr dünyaya belirtmek için korkunç bir salgın gönderdi. Cehennemde doldurulan küçük zehir şişeleri her hayvanın üzerine düştü. Hepsi ölmemişti, ama ölüme yakın bir şekilde yatıyorlardı ve hiçbiri sönmekte olan hayat ateşini yeniden canlandıracak yakıtı aramıyordu artık. Hiçbir yiyecek arzu uyandırmıyordu; kurtlarla tilkiler
Sayfa 68
Reklam
"Bir kitap yazmış olmayı dilerdim. İçimde tuttuğum çok fazla hikayem ve bir o kadar da sırrım vardı."
Birçok modern anne babayı, psikolojinin artık harcıâlem hale gelen "travma kültü"nün etkisi altında, çocuklarını tamamen travmasız ve olumlu deneyimlerle dolu bir ortamda yetiştirme gayreti içinde çırpınırken görebilirsiniz. Çocuklarımızı büyütürken birçoğumuz onları genellikle dikensiz bir gül bahçesinde dertsiz tasasız, karnı tok sırtı pek, hiç mutsuz olmayacakları, ayaklarına taş değmeyecek bir ortamda büyütmeye çalışıyoruz. Fakat unuttuğumuz çok önemli bir temel ayarımız var: İnsan bireyleri ancak zorluklar, travmalar, hatalar, sıkışıklıklar ve sıkıntılar deneyimlediği takdirde gelişebilir. Sıkıntısız bir ortam insan melekelerinin iflâsına kadar giden bir sürece yol açabilir. Günümüzün "şımartılmış" çocuk modelinde karşımıza en fazla dikilen sorun; hayatın ciddi sorunları ile baş etme becerisi olmayan, hayatını ancak aile şemsiyesi altında idâme ettirebilen, bağımlı ve otonomi yeteneği gelişmemiş bireylerdir. Böyle bir insan modelinin 200 bin yıl önceki bir ortamda hayatta kalıp kalamayacağını şöyle kısaca bir düşünün isterseniz!
O gün Nietzsche'ye neler anlattığını tek tek hatırlamaya çalıştı. Çok mu fazla şey açıklamıştı? Acaba anlattıklarıyla Nietzsche'yi kendinden uzaklaştırmış mıydı? ... Nietzsche artık onun için kim bilir neler düşünüyordu, bu fikir onu eziyordu.
El salladım. Bulanık bir el de bana salladı. Evet. Çok fazla vakti olan insan işte bu hale geliyordu; kendi kendine konuşup, kendi yansımasıyla arkadaş oluyordu.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.