Pençeler ve çay yaprakları
Hermione,Harry bir ecel gördüyse bu çok fena dedi.amcam bilius amca bir tane görmüştü yirmi Dört saat sonra öldü
Al-i İmran Sûresi
مِنْ قَبْلُ هُدًى لِلنَّاسِ وَاَنْزَلَ الْفُرْقَانَۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ ذُوانْتِقَامٍ Bir de ayırt eden Furkan indirdi. Allah’ın âyetlerini tanımayanlar, şüphesiz onlara şiddetli bir azab var, öyleya Allah’ın izzeti var, intikamı var. Âl-i İmrân 4 هُوَ الَّـذ۪ٓي اَنْزَلَ عَلَيْكَ
Reklam
İnsan şu hoyrat çekişme dünyasından,bir köprüyle bir anda bir huzur ve vefa ülkesine geçiverirse fena mı olur?
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Dalkavuklar Gecesi'nde Şahıs Kadrosu: Dalkavuklar Gecesi'nde olaylar M. Ö. 14. yüzyılda, Hitit başkenti Hattuşaş'ta geçer. Eserin ana kahramanlarından biri, bugünkü tarih literatüründe I. Şuppiluliuma olarak geçen kral Subbiluliyuma'dır. Eserde zaman ve mekân konusunda ayrıntılar yoktur. Romanda kralın zamaro
Köstence Güzellik Kraliçesi
'Sakın beni bırakma... Ben sonra çok fena olurum Gravila!'
Sayfa 55 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu kadının karşısında her şeyimi ortaya dökmek, bütün iyi ve fena, kuvvetli ve zayıf taraflarımla, en küçük bir noktayı bile saklamadan, çırılçıplak ruhumu onun önüne sermek için sabırsızlanıyordum. Ona söyleyecek ne kadar çok şeylerim vardı, bunların bütün ömrümce konuşsam bitmeyeceğini sanıyordum. Çünkü bütün ömrümce susmuş, zihnimden geçen her şey için:"adam sende, söyleyip de ne olacak sanki?"demiştim.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Çocuğun aklı, kalbi, ruhu işlenmemiş bir tarla gibi kalır. Buraya hiçbir şey ekili değildir. Anne babalar sıra çocuklara iyilikten, gerçekten, sevgiden bahsetseler bile, bunu donuk, sıkıcı, yabancı kelimelerle söylerler. Çocuk ruhunu ilgilendirecek şeyler yapmak istemezler ve bunu yapmazlar da. Onların hassas kalplerini ısıtmazlar. Açıkçası, çocuklar ebeveynlerinin yanındayken, sanki bir sürü yabancı teyze ve amcalarla birlikte kendi evlerinde yetim gibi büyürler. Bazı ailelerde çocuklar iyi beslenir; iyi giydirilir; beden sağlığı bakımından iyi bakılır; fakat çocuk ruhunun temizliği, tokluğu ve süsü ihmal edilir. Gerçekten bu şartlar altında büyüyen çocukların çok fena yetişmelerine şaşmamak lazım.
" ... Anadolu'da köylü kadınları şuhluktan, naz ve işveden o kadar yoksundur ki, onların hangi biriyle, böğür böğüre, koyun koyuna yatsam, vücudumun hiçbir şey duymayacağını tahmin ediyorum. İhtimal ki çok da fena kokarlar. Kendileri hakkında, bu hislerimi içgüdüleriyle sezdikleri için midir, nedir bilmiyorum, onlar da, bana her rastgelişlerinde, arkalarını çeviriyorlar. Yahut - eski Yunanlılar devrinde yas tutan kadınlar gibi- yere çömelip başlarını örtüyorlar. Ve benden başka hiçbir erkeğe bu hareketi reva görmüyorlar. Buraya geldiğimin bilmem kaçıncı haftası idi. Mehmet Ali'ye sordum: - Kadınlarınız niçin yalnız benden kaçıyorlar? - Yabansınız da ondan, beyim. Bu "yaban" lafı önce beni çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki Anadolulular, Anadolu köylüleri tıpkı eski Yunanlıların kendilerinde başkasına "barbar" lakabını vermesi gibi her yabancıya yaban diyorlar. Bir gün ... Bir gün, onlara, ispat edebilecek miyim ki, ben bir "yaban" değilim. ... Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum Türk"entelektüel"i, Türk aydın, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir. ..."
Sayfa 35 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
-Neler gördünüz yüzümde? -Tutulmuş gözyaşları. Ne fena bu erkeklerin duygularından utanmaları. Sahte bir gurur. Zekalarından utansalar daha iyi ederler. Zeka daha çok aldanır.
Sayfa 247 - Olga'dan Oblomov'aKitabı okudu
329 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.