BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Hatırla
İlkokuldayken çok mutlu bir çocuktum. Çocukluğum çok güzeldi. Lise yıllarım harikaydı. Üniversitedeyken ne kadar da çok eğleniyordum. Şimdi o yılları özlemle anıyorum. Bunlar bugünkü düşüncelerim. Fakat acaba ilkokula giderken sahiden mutlu bir çocuk muydum? Düşünelim. Zordu be! Fişleri okumaya çalışma çabası, yazmayı öğrenme süreci, okul kurallarına uymak zorunda olmak... O zamanlar bir an önce büyümek ve çabucak ortaokula ya da liseye başlamak istiyordum. Çocukken acaba gerçekten mutlu muydum? Düşünelim. Olmayabilirim de. Yaramazdım evet, çok azar işittim. Kimsenin beni anlamadığından şikâyetçiydim. Bir an önce 18 yaşıma gelmek istiyordum. Lisedeyken sınav kaygım vardı, bir üniversiteye gitmek, bir an önce yurtta ya da evde, kendi arkadaşlarımla baş başa kalmak, sonsuza kadar arkadaşlarımla yaşamak istiyordum. Üniversitedeyken okulu bitirme, uzatmama, yüksek lisans yapabilme, iş bulma telaşım vardı. Bir an önce okulu bitirmek ve hayata atılmak istiyordum. Yeterdi bu kadar öğrencilik... İlk anne olduğum, o zorlu günlerde, çocukların bir an önce bir yaşına girmesini istiyordum. Şimdi bebekliklerini özlüyorum. Yani, yaşadığım günler ile hatırladığım günlerin hisleri birbirinden farklı. Geriye dönüp baktığımda tüm bu süreçleri mutlulukla hatırlıyorum. Ne kadar mutluymuşum, diyebiliyorum. Oysa o günlerde halimden ne kadar da şikâyetçiydim... Sanırım yaşarken çok hissedemiyoruz mutluluğu, daha çok hatırladığımızda fark ediyoruz. Bugün zor günler olarak adlandırdığımız bugünümüzü, belki de yarın “ne güzel günlerdi” diye hatırlayacağız. İş ki dünü hatırlayıp mutlu olabilelim ve bugünün hakkını yemeyelim..
Reklam
Oğuzcum 14.bölümü noktalama işaretleri koymadan yazmış tam 76 sayfa
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Sayfa 473 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Ellerimle karnıma dokundum, henüz kendini belli etmekten çok uzak olan bebeğimi hissetmeye çalıştım. Hissedemedim, ama hissedemesem de oradaydı, Zaten bu hikâyede gerçekliğinden emin olduğum tek şey oydu; kalbimin her atışında, her soluk alışımda, gözlerimi her açıp kapayışımda karnımda anbean büyümekte olan bu bebek. O gerçekti, sahiciydi, vardı; üstelik bütün sanrılardan, bütün kâbuslardan, bütün sulardan daha gizemliydi, daha heyecan vericiydi, daha güzeldi. Ve ben kararımı vermiştim, onu doğuracaktım. Kâbuslarımın kara cübbeli dervişi ne derse desin bu konuda annem haklıydı; Tanrı olmak diye bir şey varsa işte buydu; bir insanı dünyaya getirmek, birine can vermek, yaşamın sürekliliğine katkıda bulunmak. Çünkü her çocuk bir umuttu. Ve yaşam ne kadar acımasız, insanlar ne kadar kötü olurlarsa olsunlar; onları kendilerinden başka kurtaracak kimse yoktu.
Sayfa 394Kitabı okudu
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
Reklam
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
Çocuk olmak çok güzeldi, lâkin büyümek acı veriyordu...
Sayfa 37 - Okur Kitaplığı, Metamorfoz YayıncılıkKitabı okudu
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bunun geçici olduğu, onu görünür, arzulanır kılanın yok olacağı gerçeğinden haberdardır kadın, ya o za­man ne olacaktır? Güzel kadınların kaygısı budur, özellikle de güzellikten başka kozu olmayanların. Kendilerini iyi hissetmez­ler. Annem kendini iyi hissetmezdi. Annem güzeldi, ancak ne eğitimi ne tecrübesi ne de parası vardı, annem babamın mülküydü, babam bu güzel mülküyle gurur duyarken annem kay­gılar içerisinde parıldardı. Annem saf ve tecrübesiz olduğundan masumdu. Pek çok erkek tecrübesiz, saf, içten, kolayca secde edebilecek çocuklukta, hayran, özverili, hevesli, bağımlı, ironiyle işi olmayan, gizlisi saklısı bulunmayan kadınlara ba­yılır. Annem tecrübesizdi, çocuksuydu, çocuksu olmayı tercih etmişti. Annem yetişkin olmayı tercih etseydi gerçeklerle başa çıkamazdı. Annem o zamanlar tam da erkeklerin istediği türden bir kadındı, tarlakuşu devrinde, tarlakuşunun alası, büyüme ve özgür olma şansını ele geçirdiği olaysa Nora'nınkinden daha zordu. Annem bir seçim yaptı mı? Her şeyi akışına bırakmak, en iyisini ummak, tepki göstermemek, bunlar bir seçim miydi? Çocuk gibi olmak ve çok fazla bir şey anlamamak. Hafif olmayı denemek, kendini suyun üstünde tutmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak, olduğu yerde en iyisini yapmak. Çekip gide­cek gücü olmadığını biliyordu, denemişti.
Reklam
“O benim kişiliğimin farklı bir boyutu değil. Ben en başında neysem oyum. Belki de bu yüzden sana karşı olan hislerimi kaybettim. Belki de eskiden olduğum kişiyi kabul etmediğin için beni daima eksik sevdiğini düşündüm. Senin gibi olmak güzeldi ama çok yorucuydu. Tıpkı ufak bir çocuk gibi parktan eve dönene dek ne kadar yorulduğumu anlayamadım..”
Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Ev Yaptıracaktı
Çocukluğundan beri kira evinin ne demek olduğunu bildiği için, ne olursa olsun başını sokacak bir ev sahibi olmak istiyordu. Çocukluğunun en büyük, en derin anıları bir kira evinden başka bir kira evine taşınmalarıydı. Her taşınmada, ille annesiyle babası kavga ederler, darılırlardı. Kırılacak eşyalar, tabak, çanak, şiltelerin arasına, yumuşak
Ev Yaptıracaktı hikayesinin tamamını paylaşmak istedim. Arada gelir okurum takrar tekrar
Bunun geçici olduğu, onu görünür, arzulanır kılanın yok olacağı gerçeğinden haberdardır kadın, ya o za­man ne olacaktır? Güzel kadınların kaygısı budur, özellikle de güzellikten başka kozu olmayanların. Kendilerini iyi hissetmez­ler. Annem kendini iyi hissetmezdi. Annem güzeldi, ancak ne eğitimi ne tecrübesi ne de parası vardı, annem babamın mülküydü, babam bu güzel mülküyle gurur duyarken annem kay­gılar içerisinde parıldardı. Annem saf ve tecrübesiz olduğundan masumdu. Pek çok erkek tecrübesiz, saf, içten, kolayca secde edebilecek çocuklukta, hayran, özverili, hevesli, bağımlı, ironiyle işi olmayan, gizlisi saklısı bulunmayan kadınlara ba­yılır. Annem tecrübesizdi, çocuksuydu, çocuksu olmayı tercih etmişti. Annem yetişkin olmayı tercih etseydi gerçeklerle başa çıkamazdı. Annem o zamanlar tam da erkeklerin istediği türden bir kadındı, tarlakuşu devrinde, tarlakuşunun alası, büyüme ve özgür olma şansını ele geçirdiği olaysa Nora'nınkinden daha zordu. Annem bir seçim yaptı mı? Her şeyi akışına bırakmak, en iyisini ummak, tepki göstermemek, bunlar bir seçim miydi? Çocuk gibi olmak ve çok fazla bir şey anlamamak. Hafif olmayı denemek, kendini suyun üstünde tutmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak, olduğu yerde en iyisini yapmak. Çekip gide­cek gücü olmadığını biliyordu, denemişti.
Sayfa 135 - Siren Kitap
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.