Çok iyi tespit..
İbni Haldun asabiyet kavramının üzerinde çok fazla durarak asabiyet anlayışının olmadığı yerde adaletsizliğin de çoğalacağını Mukaddime'de farklı bölümlerde sürekli ifade eder. Çünkü adaletin olmadığı yerde ne devletten, ne insandan, ne de herhangi bir düzenden ve huzurdan bahsedilebilir. Adaletsizlik İbni Haldun'un dediği gibi medeniyeti mahveder. Medeniyetin yıpratıldığı yerde ister istemez yozlaşmalar başlar. Şiddet olayları artar, haksızlıklar çoğalır. Yönetim katında yapılan adaletsizlik büyüyerek her yeri sarar. Bunun tarihte aksi hiçbir zaman olmamıştır. "Çünkü sevginin, merhametin, adaletin bulaşıcı olması gibi kötülük ve adaletsizlik de bulaşıcıdır."
123 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
Bir Düşüşe Sevinmek
TDK, oksimoronu “Zıt anlamlı iki kelimenin bir arada kullanılması,” olarak tarif etmektedir. Edebiyatta, özellikle öykülerde bu zıtlık, okuru ilk bakışta yakalayan, sorgulatan ve daha dikkatli okumaya sevk eden bir cazibeye sahiptir. Talan kelimesini duyduğumuzda aklımıza ilk önce yıkım gelir ve bu tanım sevince dair hiçbir işaret barındırmaz.
Bir Talanın Sevinci
Bir Talanın SevinciGülnaz Eliaçık Yıldız · Şule Yayınları · 202328 okunma
Reklam
Hikaye 1936 yılında Denizli'nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor. Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar. Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin... Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İlk olarak kitap okumayı sevenlere bir müjde vermek isterim :) Kitap okumayı rutine eklemek, kilo verimine destek olabilirmiş. 70 kg ağırlığında bir kişi, yaklaşık 30 dk. kitap okuduğu zaman 42 kalori yakıyormuş :) Yediveren Yayınları'ndan, değerli Dr. Mustafa Üye hocamızın emekleriyle hazırlanan bu eseri sizlere tanıtmaya geldim. Daha
Yerli Diyet
Yerli DiyetDr. Mustafa Üye · Yediveren Yayınları · 010 okunma
Plastik yapımında en çok kullanılan plastikleştirici grubu fitalatlardır. Evimizde, iş yerimizde ve kısacası etrafımızda gördüğümüz hemen hemen her yerde bu kimyasalın eklendiği bir eşyaya rastlamamız mümkün. Parmak arası terliğinizden bebek battaniyesine, pelüş oyuncaktan banyo küvetine, lavabo borusundan silgiye kadar birçok yerde bu kimyasalla işlemden geçirilmiş eşyaya rastlayabilirsiniz. Fitalatlar plastiğe kimyasal olarak bağlı olmadıkları için sıvı veya yağlarla temas ettiğinde onlara kolayca bulaşabilirler. Örneğin Sungur ve arkadaşlarının 2015 yılında ya- yınladıkları ve tüketilebilir sıvı yağlar üzerine yapılan çalışmada, en yüksek fitalat miktarı PET şişe içerisinde satılan sıvı yağlardan tespit edilmiş. 2017 yılında yoğurtlar üzerinde yapılan benzer bir çalışmada Sireli ve arkadaşları farklı tür ve miktarlarda fitalatın ambalajdan yoğurda geçtiğini tespit etmişler. Benzeri birçok başka çalışmaya rastlanabilir. Yapmanız gereken tek şey, herhangi bir akademik arama motoruna İngilizce olarak "fitalať" ve "gıda" kelimelerini birlikte yazıp aratmak. Çıkan sonuçlar için hazırlıklı olsanız iyi edersiniz çünkü tahmin etiğinizden daha fazla çalışma olacağından şüpheniz olmasın. İşte bu çalışmalar plastik ambalaj yapımında fitalat eklentili polimerler kullanılmışsa bu fitalatların gıdaya bulaşabileceğini ortaya koymaktadır.
Kişi,ilişkilerde görür sivri yanlarını, En zor dönemeçlerini, nereden çıkıp nereden çıkamayacağını.. Tek başınalığında zordur sızıntının yerini tespit etmek ruhunun. Kişi,bir ötekiyle yaşar öfkesini,üzüntüsünü.Ve bir ötekiyle fark eder neye çok susadığını, Neyinse onu tıkadığını.. Ve bir ötekiyle tekrar ederek iyileşmeye çalışır tüm zorlantılarını. Trafikte onu sıkıştıran kişiye öfkelenerek,yarışarak yatıştırmaya çalışır ona parmak sallayanlarla mücadelesini. Parkta çocuğunun diğerlerinden ne kadar da farklı olduğunu içinden geçirerek güçlü hisseder bir ebeveyn,yetersiz kalmışsa bir yanı. Bir arkadaşına nazlanarak bakım almak ister birisi,ya hiç böyle nazlanamadığından ya da nazlanmanın bildiği tek yol olduğundan. Her şey bir ötekiyle anlamlıdır aslında. Mağdurluğunu,hayal kırıklığını,küskünlüğünü hiç kimseye gösteremeyecek olsaydı bir kişi yine de o kadar yüksek yaşar mıydı duygularını mesela? Kimseyle temas etmeseydi, hırs , kıskançlık,rekabet gibi duygular aktif kalır mıydı insanın içinde? Belki de karantina bazılarımıza bu yüzden iyi geliyor aslında.. Biraz uzak...Biraz mesafe.. Daha az tetiklenme..Ötekinin getirdiği daha az yüzleşme..Daha az zor duygu..Bir nevi kaçma belki ya da yok sayma.. Ama belki de bu yüzden iyi geliyor bazılarımıza karantina.. Tetiklenmelerden uzak,kendi kontrolümüzde bir dünyanın varlığını daha çok deneyimlediğimiz için..
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.