İnceleme okumak benim için çok zor. Spoiler korkusu asılır kiprik uçlarımdan. Okuduğum kitapların incelemelerini okurum bazen, onu da okumuşumdur zaten. Ama ya anlamadıysam okuduğumu diye merak ederim.
Okumadığım kitapları, bilmediğim bir yola çıkarken en güvendiğim limandan kanat isterim mesela. Her yorumuna aynı o liman gibi yaklaştıklarımdansınız Resul abi. Bu gün okuyacak listeme bir kitap daha ekledim. Kayıtsız kalamayacağım öykü tadında incelemeniz, beni yeni bir kitapla daha tanıştırdı. Bunun için teşekkür ederim.
Kelimeleri sayma alışkanlığı mı desem, tutkusu mu, yoksa yazar ustalığı, okur inceliği mi, bilemedim. Bir röportajınızda duymuştum, profilinizde de sabitli linkten izlediğimde; "Kitabımı yazdıktan sonra kelimeleri sayarım," demiştiniz. Hiç unutmuyorum. Okura karşı bu titizliğiniz, bana, yemek pişirirken pirincin taşını ayıklamayı hatırlatmıştı. Ya da tuzu, biberi eksik mi diye tadına bakan aşpaz inceliğini.
Yorumu yazarken bile öğretmen karşısındaki öğrenci gibi hissettim kendimi. Acaba aynı sözü iki defa kullandım mı diye:)
İncelemenizden sonra anladım ki, bir tek okurunuza karşı değilmiş, aynı zamanda okuduğunuz kitapların yazarına da aynı incelikle yaklaşıyormuşsunuz. Bir dizide duymuştum; "Sana olan tavrım, kendime olan tavrımı sergiler," Belki de kendinize olan saygıdan doğuyor her attığınız adımı dikkat çerçevesine almanız.
İncelemeyi okuduğumda saydığınız kelimelerden biri dikkatimi çekti, "düşmek!" Güzel bir sözü hatırlatrı bana; "Keşke çocukken düştüğümüzdeki gibi sadece dizlerimiz kanadı diye ağlasaydık," Resul abi, dizlerimiz kanıyor diye mi ağlıyorduk? Ya canımızı acıtan düşmelerimizdiyse?
Kitabı okumak nasip olur mu bilmiyorum ama, büyük zevkle yazınız okuma şerefine nail oldum ya, iyi ki abimsiniz. Teşekkür ederim 🌼