Gönderi

123 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
Bir Düşüşe Sevinmek
TDK, oksimoronu “Zıt anlamlı iki kelimenin bir arada kullanılması,” olarak tarif etmektedir. Edebiyatta, özellikle öykülerde bu zıtlık, okuru ilk bakışta yakalayan, sorgulatan ve daha dikkatli okumaya sevk eden bir cazibeye sahiptir. Talan kelimesini duyduğumuzda aklımıza ilk önce yıkım gelir ve bu tanım sevince dair hiçbir işaret barındırmaz.
Bir Talanın Sevinci
Bir Talanın SevinciGülnaz Eliaçık Yıldız · Şule Yayınları · 202329 okunma
··2 alıntı·
1 artı 1'leme
·
1.618 görüntüleme
Eylül Türk okurunun profil resmi
Yorgunluktan bir satır okuyamadığımız bu yoğun günlerde incelemeniz şifa gibiydi :) Bunun için ayrıca teşekkür ederim. Sözünü ettiğiniz o zıtlık adeta ete kemiğe büründü bu eserde, öyle bir vakitte geldi ki, bir teselliydi, hâlâ öyle... Gerçek hayatta da, Gülnaz'ın gözlemlerinden ziyadesiyle faydalanan biri olarak söyleyebilirim ki, göremediğim pek çok şeyi görme istidadı var🤭 Sizinle eseri yeniden okuduk ve gördük ki pek de okuyamamışız😅 Öyle kelimeler saymışsınız ki, hayretler içerisinde okudum :) Çünkü kuyunun yürümek, adımlamanın -bazen- düşmek olduğunu artık öğrendiğimizi umuyorum :) Bir de insanın kendi kendine ters düşmesi diye bir şey var, ondan alâ kuyu olmaz sanıyorum. Kendini onaylayarak, kendine yabancılaşmak... Bilgelik kitabı diye bilinen, I Ching'de şöyle bir metin geçer; "İleri ve geri uçurum üstüne uçurum Bunun gibi bir tehlikede dur önce ve bekle Yoksa uçurumda bir kuyuya düşeceksin." Son satır çok manidar, uçurumda(n) bir kuyuya düşeceksin demiyor, uçurumda bir kuyuya düşeceksin diyor. Hakikatin içinde yanılgıya düşmek... Olduğumuz şeyi yadsımak... ... İnşallah ikinci, üçüncü baskısını da göreceğiz Resul Hocam, emeğiniz vefa bulsun... Tekrar teşekkür ederiz. :)
Resul Bulama okurunun profil resmi
İncelemeden daha kıymetli yorum olmuş Eylül Hocam, varolun :) Konu öykü olunca en önemli noktayı vurgulamışsınız, "Görme istidadı" Öykü okumayı bu yüzden seviyorum galiba. İyi bir öykücü hiç görmediğimiz bir şeyi görüyor, bak orda diyor. Veya hep gördüğümüz, gördüğümüzü zannettiğimiz şeyi anlatırken, ordan bakarsan yanlış görürsün, şuradan bak, diyor. Bu ufuk kısmı, bir de dil ve kurgu yönü var ki onlar da tamam olduğunda edebi bir tat bırakır okurda. Bir Talanın Sevinci öyleydi. Söylemeye çalıştığım buydu :)
1 sonraki yanıtı göster
Gülnaz Eliaçık Yıldız okurunun profil resmi
Benim için çok kıymetli bir degerlendirme, teşekkür ederim hocam.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Benim için de öyküler kıymetliydi Gülnaz Hocam. İyi ki yazmışsınız. İkinci baskıyı tez zamanda görmek temennisiyle.
Kitabsever okurunun profil resmi
İnceleme okumak benim için çok zor. Spoiler korkusu asılır kiprik uçlarımdan. Okuduğum kitapların incelemelerini okurum bazen, onu da okumuşumdur zaten. Ama ya anlamadıysam okuduğumu diye merak ederim. Okumadığım kitapları, bilmediğim bir yola çıkarken en güvendiğim limandan kanat isterim mesela. Her yorumuna aynı o liman gibi yaklaştıklarımdansınız Resul abi. Bu gün okuyacak listeme bir kitap daha ekledim. Kayıtsız kalamayacağım öykü tadında incelemeniz, beni yeni bir kitapla daha tanıştırdı. Bunun için teşekkür ederim. Kelimeleri sayma alışkanlığı mı desem, tutkusu mu, yoksa yazar ustalığı, okur inceliği mi, bilemedim. Bir röportajınızda duymuştum, profilinizde de sabitli linkten izlediğimde; "Kitabımı yazdıktan sonra kelimeleri sayarım," demiştiniz. Hiç unutmuyorum. Okura karşı bu titizliğiniz, bana, yemek pişirirken pirincin taşını ayıklamayı hatırlatmıştı. Ya da tuzu, biberi eksik mi diye tadına bakan aşpaz inceliğini. Yorumu yazarken bile öğretmen karşısındaki öğrenci gibi hissettim kendimi. Acaba aynı sözü iki defa kullandım mı diye:) İncelemenizden sonra anladım ki, bir tek okurunuza karşı değilmiş, aynı zamanda okuduğunuz kitapların yazarına da aynı incelikle yaklaşıyormuşsunuz. Bir dizide duymuştum; "Sana olan tavrım, kendime olan tavrımı sergiler," Belki de kendinize olan saygıdan doğuyor her attığınız adımı dikkat çerçevesine almanız. İncelemeyi okuduğumda saydığınız kelimelerden biri dikkatimi çekti, "düşmek!" Güzel bir sözü hatırlatrı bana; "Keşke çocukken düştüğümüzdeki gibi sadece dizlerimiz kanadı diye ağlasaydık," Resul abi, dizlerimiz kanıyor diye mi ağlıyorduk? Ya canımızı acıtan düşmelerimizdiyse? Kitabı okumak nasip olur mu bilmiyorum ama, büyük zevkle yazınız okuma şerefine nail oldum ya, iyi ki abimsiniz. Teşekkür ederim 🌼
1 önceki yanıtı göster
Resul Bulama okurunun profil resmi
Tam oraya dikkat çekmeye çalıştım, düşmek. Dizlerimiz kanadığında neden ağlarız diye sormuşsunuz ya, kanadığından değil! Yürümeye yeni başlarken neden ağlar bebek, her düştüğünde. Bir de etrafına bakar, düştüğünü gördüler mi diye. Acımamıştır aslında, bez var yeteri kadar :) Düşmeyi sevmeyiz, madem ki düştük, düştüğümüzü görsünler isteriz. Sonra da acımızı anlamıyor diye onlara kızar, kabuğumuza çekiliriz. İnsan olmak karışık :)
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.