Öncelikle kitaba ismini veren "Budala" yani Prens Mışkin karakteri Dostoyevski’nin kendisi. Hikayenin içinde bir yerde siyasi nedenlerden ötürü idama mahkum edilip son anda gelen af ile kurtuluşunu anlatması ve sara hastası oluşu açıkça Dostoyevski'nin kendisini gösteriyor.
Budala, ilk olarak 1868-1869 yıllarında tefrika olarak yayımlanmış.
Dostoyevski, romanda geçen psikolojik tahlillerini ve insan duygularının eşssiz anlatımını genel itibariyle Prens Mışkin karakteri üzerinden veriyor. O nedenle en sevdiğim karakter Prens Mışkin oldu.
Eserin içinde geçen insan hikayelerinden özellikle köylü kızı Mari'nin hikayesi çok etkileyiciydi. (Sayfa 80-89 arası)
Dostoyevski, romanın bir kaç yerinde Gogol'un bazı eserlerinden alıntılar yapıyor ve kendisine selam çakıyor.
Romanın önemli bir alıntısını buraya da eklemek istedim:
"Bütün bu batılılık, Avrupa sevdası, fanteziden başka bir şey değil. Yabancı memleketlerde biz de sadece fanteziyiz. Unutmayın bu sözlerimi, kendiniz de göreceksiniz ya!.."
2. Cilt, Sayfa 360
Roman, Prens Mışkin'in İsviçre'den Rusya'ya gelişi ile başlıyor ve hemen aynı gün uzaktan yakını olan bir aileyi ziyareti ve sonrasında ise o ailenin çevresinde yer alan insanların da dahil olduğu bir hikaye başlıyor. Olaylardan çok diyaloglar üzerine kurulu bir roman.
Dostoyevski’nin en iyi eserlerinden biri değil fakat roman yine de sonuna kadar kendini okutturuyor.
Herkese faydalı okumalar dilerim.