anıtkabirin yapılacağı yerin seçilme sürecinde yaşananlara dair..
Anıtkabir inşaatı 1943'te başladı ve 10 yıl sürdü. Ankara caddelerinde gerçekleştirilen ve bir önceki bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatılan törenin ardından Anıtkabir 10 Kasım 1953'te resmi olarak açıldı. Ancak, herhangi bir inşaatın başlayabilmesi için önce müsait bir yere ve uygun bir tasarıma ihtiyaç vardı. Anıtkabir için yer
Giritli Osman adındaki bir Türk'ün ele geçirdiği önemli bir belgede de kendisinden bahsedilmekte olan bu metropolit, Nurettin Paşa, İzmir vali vekili ve kolordu komutanı kaldığı sürece maksada erişilemeyeceğini çok iyi takdir etmekte idi. Bu sebeple İtilaf Devletlerinin İstanbul'daki temsilcilerine başvurarak Nurettin Paşa'nın İzmir'den uzaklaştırılması hususunda gerekli teşebbüsleri yaptı. Olumlu bir cevap almış olmalıdır ki o, İzmire döndüğü vakit, Nurettin Paşa'nın azledileceği haberini de getirmişti. Gerçekten biraz sonra Nurettin Paşa görevinden alındı ve İstanbul'a çağrıldı. Bu hâl, felaketin yaklaşmakta olduğunu gösteriyordu. Bunun böyle olduğunu ilgililer anlamış olmalılardır ki, Nurettin Paşa'dan, İstanbul'a gitmemesini yani hükümetin emrine itaat etmemesini rica ettiler ise de paşa, bunun doğru olmayacağını söylemiş, ancak başlamış olan işlere devam olunmasını, Yunan işgaline engel olunmak maksadıyla bir İtalyan işgaline asla razı olunmamasını ve Türk topraklarına girme teşebbüsünde bulunacak her yabancı kuvvete mutlaka silahla karşı konulmasını tavsiye etmişti.
Sayfa 166
Reklam
Geçtiğimiz yüzyıl içinde tarih sayfalarınca bize ezberletilen her olayda, iyi ya da kötü her vakıada Yahudi parmağı olduğunu dillendirsem acaba Anti-Semitik olur muyum? Acaba, Avusturya sınırları içindeki meşhur soykırım şehrinin varlığından şüphelendiğimde çok mu dikkat çekerim? Güneydoğudaki (ülkemizin güneydoğusu) arz-ı mevud'a dahil edilmiş topraklar üzerinde oynanan oyunların bizim öldüğümüz teröre sebebiyet verdiğini düşündüğümde komplo teorisyenlerinin taklasına mı gelmiş olurum?
Öyle ya, çok iyi saklandığını sanan karanlık duygular fark edildiklerinde büyük yara alırlar.
Sayfa 110 - Can YayınlarıKitabı okuyor
İnsan her daim umut ve erteleme içindedir. Ya ileride iyi olacak ya da keşke böyle yapsaydım diyerek her daim hayatını ziyan eder. insan umutsuz olduğunda, onu bile ziyan eder. Hayat, şimdi çok büyük bir zenginliktir. Fakat biz bu zenginliği ya geçmiş ya gelecek olarak erteleriz ya da umut içinde kendimizi kandırırız.
Mesela, gözbebeklerinizle ilgili bir örnekle durumu açıklamaya çalışalım. Akşam olmadan önce hava yavaş yavaş kararmaya başladığında, odanın içerisinde etrafı daha iyi görebilmek için perdeleri açarsınız. Böylece dışarıdan odanıza giren ışık miktarını artırırsınız. Ya da diyelim dışarıda çok fazla güneş var ve sizi rahatsız ediyor. Bu durumda da odaya gelen ışığı azaltmak için perdeleri kapatırsınız. Aslında gözümüzdeki mantık da aynıdır. Tek fark, gözümüzde perde yerine bunu yapan birtakım kasların olması. Loş ve karanlık bir ortamdasınız diyelim. OSS siz daha iyi görün diye gözbebeklerinizi genişletir. Bu sayede içeriye giren ışığı artırır. Ya da öğle güneşinin altında yürüdüğünüzü varsayın. Bu durumda da gözbebekleriniz daralır ve içeri giren ışığı azaltır. Bunu da gözbebeğinizin etrafında bulunan kaslar sayesinde yapar. Halka şeklinde olan bu kas, kasıldığı zaman gözbebeğiniz daralır, gevşeyince genişler. Burada asıl vurgulamak istediğimiz nokta, OSS tüm bu işleri sizden bağımsız bir şekilde yapmaktadır.
Reklam
İdeallerin "iyi" ve "doğru" olması yetmez; bunların doğru değerlerin bulunduğu zeminlerde gelişmesi gerekir. Nasıl ki toprağa tohumu atmakla iş bitmez, o tohumun yetişeceği alt yapıyı da hazırlamak gerekirse; değerler de hayat yolunda doğru biçimde ilerlenmesi ve gerekli alt yapıyı sağlaması ba­ kımından çok kıymetlidir. Toprağa atılan yüz tane tohumdan ancak on ya da yirmi tanesinin bitki olduğunu, geri kalanının güneşten, topraktan ya da kendisinden kaynaklanan farklı sebeplerle çürüdüğünü biliriz. Eğer biz ideallerimizin filiz verınesini istiyorsak, onları doğru değerler içinde yeşertmek zorunda olduğumuzu da bilmeliyiz. Bir kimsenin ideallerini gerçekleştirmesinde ve değerleri doğru yerde, doğru zamanda ve doğru şekilde kullanmasında, gelecek bilinci oluşturmanın büyük katkısı vardır.
Ölüm çok iyi bir şeydir. Çünkü korkudan kurtuluyorsun. Çünkü ölü ölümden korkmaz. Ya aşktan? İşte onu bilemiyorum.
Sayfa 437 - İnkilap YayınlarıKitabı okudu
Somut örnek verirsem, etrafımdaki herhangi birini, "Aa, ben bu kişiyi çok iyi biliyorum, onu düşünmeme gerek yok. Tamam" diye düşünüp rahatlayınca, ben ya da sen çok fena bir aldanışa düşebiliriz. Yeterince bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin arkasında, bir o kadar da bilmediklerimiz gizlidir.
Sayfa 147 - Doğan kitap
Pek çok yeteneğin ve iyi özelliğin var ama bunlarla gösteriş yapmana gerek yok, çünkü kibir bütün yetenekleri köreltir. Gerçek bir yeteneğin ya da iyi huyların uzunca bir süre fark edilmemesinde sakınca yok; fark edilmese bile o yeteneğe sahip olduğunu bilmek ve onu iyi kullanmak insanı tatmin edebilir; gücün bütün çekiciliği alçakgönüllülüktedir.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.