“...14 Temmuz 1919'da ikinci çocuğum Türkân dünyaya geldi. Tazyik devam ediyordu. Her gün gelip gidip boyuna bir şeyler soruşturuyorlardı. 1919 sonlarına doğru, artık memleketten çıkmaya karar verdik. Teşebbüse geçtik. Konsültasyonlar yaptırdık. Dışarıda tedavi görecektik. Ama bu sefer de Babıâli, yani Mütarekedeki Itilâfçı hükümet raporlarımızı
Barkis’in mesajı
Haberin taşıdığı anlamı hemen keşfetmiştim. Daha o gün Yarmouth’taki handa posta arabasını beklerken bir kağıtla hokka-kalem bulup Peggoty’ye şöyle bir mektup yazdım: Sevgili Peggoty’ciğim, buraya kadar sağ-salim geldim. Barkis dünden razı. Anneme sevgiler. Seni çok seven... Hamiş: Barkis özellikle şunu bilmeni istiyor: Dünden razıymış.
Sayfa 67 - Gülümseten satırlarKitabı okudu
Reklam
Annelerde kırık parçaları yapıştıran sihirli bir tutkal vardır.
Türkiye Birincisi Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Annelerde kırık parçaları yapıştıran sihirli bir tutkal vardır.
ABC Yayın GrubuKitabı okudu
Naciye Sultan devam ediyor: Evden anneme bile haber vermeden çıktık. Yalnız kardeşim Şerafeddin Efendi'ye bir mektup bıraktım. Denari'nin (İtalyan mimar Denari'nin çocuklarının bakıcısı sıfatıyla kaçıyor. A.I.) evi St. Antuvan kilisesi civamdaydı. Orada dadı kıyafetine girdim. Ömrümde ilk defa başımı açıyordum. Denari'nin kansı bana bir de şapka uydurdu. Sırtıma bir dadı pelerini geçirdi. Gemiye bizi Kont Kaprini'nin arabası içinde getirdiler. Italyan gemisinde,- Italyan kuriyesinin kamarasına kiliüediler. Çanakkale'den çıkınca artık serbestledik. Mimar Denari bizi Birindizi'ye kadar götürdü. Evvelce ve gizlice yapılan yazışmalarla düzenlendiği gibi, Enver'in eniştesi Nazım Beyle, eşi Hasene Hanım bizi orada karşıladılar, ilk defa memleketten çıkıyordum. Sonra bir kaç gün Roma'da kaldık. Sefir Galib Kemali Bey bize yardım etti. Pasaport verdi. Berlin'e telefon edildi. Karşımıza telefonda Talât Paşa çıktı. Fakat Enver'den haber yoktu. Bir Alman tayyaresiyle Rusya'ya uçmuş. (1 Nisan 1920 tarihli Enver Paşa'nm Naciye Sultan'a mektubu: “Sevgili Karıcığım, iki gün sabahın beşinden, on ikisine kadar bir çok defalar uçmaya teşebbüs ettikten sonra, nihayet tayyaremiz kırıldı. Biz de uçamadık.) Hakkında hiç bir haber alınamamıştı. Roma'dan Berlin'e hareket ettik. Berlin'e vardık. Ama çilelerimiz bununla bitmeyecekti ki...”
Reklam
65 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.