Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yok saymak çok zarif bir intikamdır.
Efsaneye göre Cihangir Hanlığının genç Prensi Salim Şah, bir gün raksını görüp hayran kaldığı Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye âşık olur. Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister ancak ülkesinin kuralları buna izin vermez. Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi, hele ki bir rakkase ile evlenmesi
Reklam
435 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Zengin olsan ne yapardın, Maksımiç? Kitap satın alırdım. Ah canım Gorki'm benim. Serinin ilk kitabını 2017 senesinde okumuştum. Yazarla tanışma kitabimdi. Hem çok sevmiş hem de çok uzun bir süreçte okumuştum nedendir bilinmez. Sonrasında ise seriye devam edememistim bir türlü. Şimdilerde ikinci kitabı okudum ve yine çok çok sevdim. Olaylarda öyle hızlı bir akış yok ama Gorki'nin kendine has o zarif satırları sizi alıp götürüyor. Hele de kitaplar ve okumak üzerine olan bu kitaptaki cümleler çok çok iyiydi yaa. Aleksey artık büyümüştür ve para kazanacak çağa gelmiştir. En zorlu işlerde çalışıyor. Her türden insan tanıyor. Bu süreçte de kitapların o gizli sayfalarında ne güzel dünyalar olduğunu keşfediyor. Okuma aşkı ile yanarken etrafındaki insanlar adeta dalga geçiyor onunla. Çalışıp para kazanmak varken kitap okumak niye tabi değil mi? Kitap karın mı doyurur oysa. Bu kafadaki insanları bir kavanoza koyup denize sallayasim geliyor ya neyse.
Ekmeğimi Kazanırken
Ekmeğimi KazanırkenMaksim Gorki · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20186,7bin okunma
çözüldü aşkın zarif ilmeği bulandı aynalar duruluğu. çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık olduğunu Yabancıların en yakınıydın sen!
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Kötü anlatmaktansa hiçbir şey söylememek çok daha zarif olur.
Reklam
(Omuzu sivri olan hırsız ve işleri yaman olur. Eğri omuzlu olan kişinin, işi eğri olur. Kısa omuz eblehin, düşkün omuz, sefîlindir. Mûtedîl olan omuz sahibi rumuz anlar. Kolu eğri ve kısa olsa, o şerli olur. Bileği uzun olursa, istemeden verir bahşiş. Eğer küçük olduysa el, o misalsiz ve güzeldir. Parmağı uzun olan, bilgi sahibi ve hüner ehlidir.
"Zarif bir hanımefendiyi kırabilmek için bir erkeğin çok kaba ve yontulmamış olması gerekir. Yani hanımların zarif oluşu muhataplarını da öyle olmaya zorlar."
Çatıdan ufukla birleşen Refah'a bakıyorum.Şehirde dün geceki bombardımandan kalan dumanlar yükseliyor sessizce ve evlerin çoğunu arkasına gizleyen duvarın gri rengiyle özdeşleşerek göğün soluk mavisinde kayboluyor.Yeni işyerimdeki bazı arkadaşlarım-ki hepsi çok zarif insanlardır-Refah'tan ve Gazze'nin diğer bölgelerinden kopmuşlar.Yıllardır memleketlerini görebilmek için ziyaret izni bekleyen bu arkadaşlarım için gözlerimle önümdeki sahneyi içime çekiyorum.
Onun bedeni ruhunun giysisi olmaktan çok daha öteydi. Ruhunun sızıntısı,kutsal özünün saf ve zarif kristaliydi.
Reklam
(boyu uzun olan güzel ve sade dil olur. Boyu kısa olanını çok hilesi vardır. Boyu orta olan, akıllı ve hoş huylu olur. Saçı sert olan akıllı ve atılgan olur. Saçı yumuşak olan, ebleh ve arsız olur. Saçı sarı olan, kibirli gazalı olur. Saçı kara olan, sabırlıdır, onu ara. Saçı kumral ise güzeldir ve sahibi bedelsizdir. Saçı az olan lütüfkår, bil-
Seyr ihtişâmı...
Yine buldum bir güzel nahif görsel, yasladım başımı özüne, seyrediyorum zarif ihtişâmını... Dem bu demdir diyor bir yân, bir yan da hafif bir tını ; 'Halk içre bir âyineyim herkes bakar bir ân görür...' diyerek eşlik ediyor rûhuma... Özümsemenin en özü neredeyse orada kalakaldım, öyle ki güzellikten, şenlikten minicik kıpırtılar dahi uçuverecekmiş gibi sanıp kıpırdayamıyorum... Bıraktım âlemin efsûnî yanına... Bir yerden sonra her şey kendi ahvâlinde kıpırdayıp âlemlerle buluşuyor, sen ise sadece seyr âlemindesin.... Güzellikten yığılıp kalmış, kıyışık bir tebessüm ile... 'Her şeyin cânlı olduğu şu âlem de...' deyip sekînete bürünüyor rûhum... Oysa ne çok şey var yazılacak... Âlenîlik buraya kadar, gerisi sır ahvâlinde...
"Yıllarca aranan, arzulanan bir şey... Uzak ülkelerden bir insan-kuşu getirtmek. Nice çabadan sonra artık insan-kuşum gelecektir. Beklemekteyim. Karanlık doklar. Yürüyordum, rıhtımlar üstünde insan-kuşu bir gemiden çıkacak. Öyle çok kağıtlar, belgeler, insanlarla uğraşmak gerekiyor ki, kafesiyle birlikte insan-kuşunu alabilmek için. Karabasansı gidiş-gelişler, koşuşturmalar, çarpışmalar, ricalar, neredeyse ağlamalar... Nihayet rıhtıma, üzerinde beyaz bir örtü serili getirilip bırakılan bir kafes biçimi seziliyor. Örtüyü endişeli bir beklentiyle kaldırdığımda, bir çift mavi gözle karşılaşıyorum, dehşetle parlayan. Zarif, demirden oymalarla süslenmiş, iri beyaz kafesin içinde, üzerinde mavi bir giysi bulunan, kırlaşmış saçlı, belden kesik, bir yarım adam. Kafese gövdesiyle oturmuş-oturtulmuş, bakıyor; ürkek, acılı. Alıp onu yaşadığım yere getiriyorum, konuşamıyoruz, yalnızca birbirimize bakıyoruz. Bu sözsüz iletişim korkunç ve güzel. Belki de onun ızdırabını oluşturan bedeninin aşağı bölümünün olmayışı, benim gizli sevincimin kaynağı. Kafesin içine küçük yazılı kağıtlar uzatıyorum, bazen o da bana bir şeyler yazıyor. Bu yazı tanıdığım hiçbir dile benzemiyor, inanılmaz bir biçimde yabancı ve o denli tikel ki! Bu dili ancak ben ve yarım adam biliyoruz, başka birileriyle bu dille iletişim olanaksız. Biricikliğin böylesine kanıtlanmasına daha önce hiç rastlanmamış; onun ve benim için. Sonsuz bir zaman sürecek gibi, büyük kafesten küçük kafese, yeşilden maviye, küçükten büyüğe, maviden yeşile... bir düş!"
Eğer inzivaya çekilme isteği duyuyorsan, gayet mümkün ve basittir bu: İnsan dilediği zaman kendi içinde inzivaya çekilebilir. Üstelik insan inzivaya çekilmek için kendi içinden, kendi ruhundan daha huzurlu, daha sakin hiç bir yer bulamaz, özellikle de kendinde inzivaya çekildiğin de ona huzur verecek şeylere sahipse. Huzur dediğim zarif bir düzendir aslında. Kendini sürekli böyle bir inzivaya çekilmeye ver ve kendini yenile: Ancak önermelerin çok kısa ve özlü olsun ki tüm acılar bir anda silinsin ve oradan hiç yıpranmadan dönebilesin.
144 syf.
10/10 puan verdi
·
52 günde okudu
Rüveyda, burda şimdi sen varsın; gözlerin var.
Nurullah Genç'in ilk okuduğum eseriydi. Rüveyda üzerinden sembolik olarak sevilene bir sesleniş söz konusu. Şair, şiirlerini çok naif ve zarif bir üslupla işlemiş. Dili daha öncesinde okuduğum şiir kitaplarına göre daha yalın ve anlaşılırdı. Kitabı iki defa okudum. Her okuyuşumda şiirlerden ayrı bir lezzet aldım. Kitabın sonlarına doğru insanın içini bir hüzün kaplıyor belki de Rüveyda olmayı istemenin hüznü bu. Kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim kitaplardan. Keyifli okumalar.
Rüveyda
RüveydaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20204,056 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.