son büyülü yol
gurbetin enkazını bıraktım geride
bir de sönmüş ateşin küllerini
ıslanmış bulutlar arasında yürürken
dönüp bakmadım gurbetin şehrine
Kıyıda Beklerken
En iyisi gitmekti benim için
Uzun bir yolun başındayım
Dağların zirvesine giden
Alıp gitmek istiyorum gölgeni
Bu şehir yangına vermiş ömrümü
Acılarım yakıyor bedenimi
Şimdi kar yağıyor
Yağmurun değmediği yüreğime
İçimde zemheri bir kış
Oysa mevsim ilkbahar
En iyisi gitmekti benim için
Uzun bir yolun başındayım
Dağların zirvesine giden
Alıp gitmek istiyorum gölgeni
Bu şehir yangına vermiş ömrümü
Acılarım yakıyor bedenimi
Şimdi kar yağıyor
Yağmurun değmediği yüreğime
İçimde zemheri bir kış
Oysa mevsim ilkbahar
ben dağları düşlerken
koca şehirlerden geçti yolum
her köşe başında bir tuzak
az kalsın kayboluyordum
nice insanları yutan sokaklarında
kıyıda beklerken
kutsal kitaplara sığınmıştı şehir eşkıyaları
hiç biri açmıyordu kapaklarını oysa
sürekli mırıldanıyorlardı kutsal metinleri
bu yüzden anlayanı yoktu, anlayacakları da…
Kıyıda Beklerken
Hâl ehli "Gurbet; insanların seni anlamamasıdır" demiş. Bu açıdan bakıldığında gurbet her zaman sıladan uzak düşmek değilmiş. Çoğu kez sılada bile gurbeti yaşıyor insanoğlu.
Eskilerin dedigi gibi;"Dostlarını vefa ile hatırla her daim tanıyan sen ol ,arayan ve kucaklayan sen ol,zira kula vefası olmayanın hakka vefası olmaz. "