Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşam yarım kalmış bir çocuk şarkısı, koro dağılmış Koru dağılmış deniz, piyango biletleri Cuma namazı, şampiyonluk turları, radyo haberleri Ezbere biliyorlar enflasyonu, dünyanın bütün kıtalarını Bir çırpıda sayıyorlar, ezbere seviyorlar çocuklarını
Sünnet vahye dayanır
Bir diğer husus: Sünnet’i bir kurum ve kaynak olarak kabul eden herkes, Efen­ dimiz (s.a.v.)'in, Kur'an'da yer almayan hükümler getirdiğini bilir ve kabul eder. Çün­ kü bilir ve kabul eder ki, bu çerçevedeki Sünnet de vahye dayanır. Buna itirazı olanlar, Efendimiz (s.a.v.)'in, Kur'an'da yer almadığı halde -mesela- Cuma günü öğle namazını iptal ederek yerine "Cuma namazı" diye bir namaz ihdas ettiğini, onu da ezanı cami içinde okunan (dış ezan uygulaması Hz. Osman (r.a.) zamanında getirilmiştir) ve hutbe eşliğinde eda edilen bir namaz olarak belirlediği­ ni, en önemlisi de bütün bunları Kur'an'dan almadığı bir yetkiyle ve vahyin onayını almaksızın yaptığını söylemek zorundadır!
Reklam
19 Ağustos 1099 Cuma günü, kadı beraberindeki muhacir kafilesini Bağdat Ulu Camii'ne götürür ve müminler her yerden öğle namazı için camiye akın ederken, Ramazan ayında olunmasına karşın açık açık oruç bozup yemek yemeye başlar. Bir anda çevresinde öfkeli bir kalabalık birikir askerler de tutuklamak üzere yanına yaklaşır. Ama Ebu Said ayağa kalkar ve çevresindekilere, binlerce Müslüman'ın katledilmesini ve İslam'ın kutsal yerlerinin yıkılıp yok edilmesini hiç umursamazken, bir kişinin oruç bozmasının onları niye bu kadar sarstığını sorar sakin sakin. Kalabalığı böylece susturduktan sonra, Suriye'nin, "Biladü'ş-Şam"ın ve özellikle de Kudüs'ün üstüne çöken felaketleri ayrıntılarıyla betimler. İbnü'l-Esir, Muhacirler hem ağladılar, hem de ağlattılar, diyecektir.
Sayfa 62 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
al bir yerine sok o fransızları ... evladı seni
İki taraf arasındaki anlaşmazlık sadece Ermenilerin taşkınlığından değil, Fransızların bu bölgeye sahip olmak isteyişlerinden ileri geliyordu. Nitekim onların bu istekleri, 22 Kasım 1919'da, cuma günleri Maraş Kalesi'ne bundan sonra Türk bayrağının çekilmeyeceğini söylemeleri üzerine, tamamıyla ortaya çıkmış oldu. Fakat mahalli hükümet,
Sayfa 200Kitabı okudu
Kaynaklarda, zikrettiklerimiz kadar kadar meşhur olmayan ve tarikat bağı bulunmayan başka muvellehler hakkında da kısa bilgiler yer almaktadır. Bu bilgiler çok kapsamlı olmamakla birlikte, onlara neden muvelleh sıfatı verildiğini açıklar nitelektedir. Dervişlerin tasvirlerine baktığımızda, diğerlerine benzer şekilde, toplumun yaşam biçimine ve
Sayfa 81 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Babamı Kudüs'te, Mescid-i Aksa'nın avlusunda, Cuma namazı vaktinde öldürdüler; orada şehit oldu.
Reklam
Buna göre tek tek bütün bireyler herhangi bir tasallut altında olmadıkları sürece, dinini herhangi bir örgütlü kurum olmaksızın uygulayıma sokabilir. Ortada herhangi bir siyasal organizasyon bulunmadan zekat verilebilir, Cuma namazı kılınabilir (Musab b. Umeyr, hicret öncesi Medine'de Cuma kıldırıyordu), insanlar aralarındaki ihtilaflar için illa bir İslâm Devleti tasarımına girişmek, anlam bakımından dini din olarak değil kurum halinde benimsemek demektir ki, bu seküler bir şeydir.
Sayfa 216 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Başka bir Hadis-i Şerif'te Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Bir kimse özürsüz olarak üç Cuma namazı terk etse, kalbini Allah mühürler."
Hizb-ut Tahrir 19 Haziran 2015 Cuma günü Türkiye ve diğer birçok İslâm beldesinde Müslümanlara bir çağrıda bulundu. Bu çağrının yapıldığı tüm beldelerde Cuma namazından sonra, "Hizb-ut Tahrir'den Genel Olarak İslâm Ümmetine Özel Olarak Güç ve Kuvvet Ehline Sondan Önceki Çağrı" başlıklı nida yüksek sesle okundu. Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti de bu çağrıyı Osmanlı Hilafet Devleti'nin son başkenti İstanbul'da gerçekleştirmiştir. Cuma namazı sonrasında Fatih Camii'nden başlayan büyük yürüyüş Saraçhane Meydanı'nda son bulmuştur. İstanbul ve Fatih âdeta eski tarihi günlerini andıran müthiş bir atmosfere şahit olmuştur. Sanki İstanbul yeniden fethediliyordu. Unutulmuş, kaybettiğimiz değerlerin fethiydi bu.
Sayfa 163 - Köklü değişimKitabı okuyor
İSTANBUL'DA KİME SORSAN ONU BİLİRDİ...
Ondan sonra artık, amcamın Konya'da yaptığı hizmet ve fütuhat gibi, Gönenli Hocaefendi de talebeleri okutur, besler; hayrat ve hasenat peşinde koşar dururdu. Boş ânı yoktu. Koca İstanbul'da kime sorsan onu bilirdi. 1980 yılındaydı. Sultan Ahmed Camiinde bir Cuma namazı kılayım, dedim. Erken gittim oturdum. Hocaefendi minbere çıktı, hutbeyi okudu. O kalabalığın arasında fakiri fark etmiş. Minberden inip, namazı kıldırmak için mihraba doğru giderken, "Namazdan sonra görüşelim." diye bana işaret etti. Kalmamı tenbih etti. Böyle zeki, uyanık, hareketli bir zattı. Namaz bitince bekledik. yanımız geldi, elini öptük görüştük. Tabiî hocanın işaret edip beklettiği adam kimdir, diye merak edenler oldu. Hoca onlara şöyle dedi: - "Cemaat-i Müslimîn, bu kardeşiniz kimdir, bilir misiniz? Kırk yıldır, Peygamber-i Zîşân'a civarında bulunan, Peygamber-i Zîşân'a komşu olan bir bahtiyardır. Ömrü Harem-i Şerif'in içinde, Eskiden Hazret-i Ebubekr-i Sıddîk'in evi olan, şimdiki Mahmudiye Kütüphanesinde ve eskiden Hazret-i Hasan ibni Zeyd'in evi olan şimdiki Şeyhülislâm Ârif Hikmet Kütüphanesi'nde geçer..." Hoca bunları ilâvelerle söyleyince, haydi, Medine-i Münevvere'den gelen zâtı kucaklayacağız diye bana bir hücum oldu... Neyse selâmlştık, kucaklaştık...
Sayfa 55 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Babam Hacıveyiszâde İbrahim Efendi-, Gönenli'nin Hizmetleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.