En çok ölümün sanatta yaşam bulabileceğini düşünürken aldandık. Yazıda, sahnede veya
tuvalde. Çünkü sözcükler, düşünebildiğimiz kadar vardı. Çünkü ölüm, perdenin kapanmasıydı.
Çünkü ölümü çizmek, ölüyü çizmenin fazlasıydı.
Figüran Körlüğü; kimi bir sayfa, kimi bir paragraf, kimi ise bir cümleden oluşan öykülerin buluştuğu naif bir eser. Yazar, yazdığı küçük öykülere çok büyük anlamlar yüklemiş. Okurken bazen çocukluğunuzu anımsıyorsunuz bazen de büyüdüğünüzü fark edip hüzünleniyorsunuz. Yazarın şiirsel üslubu ve akıcı kalemi sayesinde bir solukta okunacak bir kitap Figüran Körlüğü. Öykülerin felsefesi öyle zekice kurgulanmış ki her okuduğunuzda başka bir anlam çıkarıyorsunuz. Kendi hayatınızdan çok şey bulacağınız bu kitap kesinlikle okunmaya değer…
Bana soru sormasından çekiniyordum. Hiç bilememekten korktuğum için. Böylelikle neyi
bilmediğimi bilmemeye devam ettim. Ve hiç bilememekten korkmaya da.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Yazı, sözün ölümsüzlüğü değil midir? Zamanı durdurabilmenin, hatta zamanda seyahat edebilmenin, kuantumun iddia ettiği gibi aynı anda iki yerde var olabilmenin nesnel gerçekliğidir yazı. Belki de birçok yerde, birçok zihinde, birden fazla insanla, aynı anda…