Anthony sanırım tüm seride okuduğum en başarılı erkek karakter benim için. Genç yaşta babasını kaybedince bütün işlerden ve ailesinden o sorumlu hale geldiğinden belki de bu kadar olgun bir karakter olması. Ama travmaları onu hayatı yaşamaktan hep alıkoyuyordu. Ve sırf bu travmalar yüzünden asla aşık olmayacağı bir kadınla evlenme kararı alıyor.
Herkese Selaammmm
İlk kitap Zifirden sonra yaklaşık beş yıllık bir zaman diliminde serinin ikinci kitabı Fecir'i okumanın vermiş olduğu buruk bir sevinç içerisindeyim. Çünkü ilk kitabı bir günde nasıl okuduğumu ben biliyorum O günü hâlâ anımsıyorum. Yataktan çıkmadan, kitabı elimden düşürmeden, kimseyle çok iletişim halinde olmadan sayfalar
Kitabı beğenmediğimi söyleyip aradan çekilecektim normalde ama kitabın ilk incelemesini yapan kişi olmak istedim ehehe. Normalde yarım bıraktığım kitaplara inceleme yapmayı doğru bulmam çünkü henüz sonunu göremediğim bir hikayeyi ne kadar eleştirme hakkına sahip olabilirim ki?
AMA BU KİTAP HARBİ HARBİ ÇOK KÖTÜYDÜ, SİZİ UYARMAK İÇİN BU İNCELEMEYİ
Beyaz Felaket. Kitap, Trafikte ilerlemekte olan bir adamın yeşil yanmasına rağmen hala ilerlememesi ile başlıyor çünkü adam birdenbire her yeri süt beyazı görmeye başlamış yani kör olmuştur. İnsanlar bir süre söylendikten sonra içlerinden bir adam köre yardım ederek onu evine götürür. Adam eve getirildiği zaman hala olayın şokundadır anlamaya
"Ama biz öleceğiz, değil mi? O şeyin içine girersek biz kurban edileceğiz."
Siyahlarında manidar bir ifade oluştu. "Annen senin için aynı şeyi yaptı, kendi hayatından vazgeçti." Ben aslında annemi hiç tanımamıştım ki. Yıllarca sevgi dilendiğim kadının sadece kabuğunun anneme ait olduğunu öğreneli çok olmamıştı. Kokusunu bile bilmediğim bir kadın için kendi hayatımdan vazgeçebilir miydim?
Evet, yapardım çünkü o da aynısını yapmıştı.
Çantamdaki Büyü ve Kalkan kitabını çıkarıp Mara'ya uzattıktan sonra boynumdaki pusulayı çıkardım. Avuçlarından sıkıca tuttuğum pusulayla çemberin içine girdim. Kanla çizilmiş dört parçadan boş olanının içinde durdum.
"Elzem?"
İtır'ın tereddütlü sesiyle gözlerim doldu. "Annemiz için," diye fısıldadım. "O senin de annen, Itır."
Gözleri titrerken yutkundu. "Annemiz için benim ölmemi mi istiyorsun?" Cevap vermediğimde siyah gözlerinde oluşan yıkım içimi parçalamıştı Suskunluğum ona gereken cevabı vermişti. Evet, halkanın içine girmesini istiyordum.
Gözleri dolarak çemberin içine giyip hançerin yanında durdu. "Bir gün senden vazgeçeceğim, Elzem," dedi kırgın bir sesle. "Benim için hep ilk tercih sen olurken senin için hep ilk gözden çıkarılan olduğum için bir gün senden vazgeçeceğim." Gözlerimin ardı sızladı. Bunları inanarak söylediğini görebiliyordum. Bilmiyordu, vazgeçmeyeceğim tek kişi olduğunu bilmiyordu. Ancak bunu annem için yapmalıydım.
Sinem Ataklı ~☆PROJE 2417
Ölümsüzler bu dünyada kendilerini Tanrı ilan etmiş ve kendi hükümlerini sürmeye karar vermişlerdi ancak bu çok uzun sürmeyecekti.
"_İntikam" dedim.
"_Bugüne dek pes etmiş çok insan gördüm. Ama onlar kendilerine acı çektirenlerden intikam alma fırsatını geri çevirmedi."
Merhaba ️hemen 2.kitap
Öncelikle belirtmek isterim ki çok Atatürkçü bir vatandaşım. Bu demek değildir ki Osmanlı düşmanıyım. Kitap Osmanlı ya tamamen düşmanca yazılmış bir kitap. Mutlaka Osmanlıda saray entrikaları olmuştur. Mutlaka birbirini istemeyen insanlar vardır. 72 millete hükmeden bir imparatorluktan bahsediyoruz elbette içinde yunan,frenk,
Uzun süren bu birkaç dakika boyunca ikisinin de üstüne boğucu bir sessizlik çöktü sonra kadın alçak sesse neredeyse ses çıkarmadan sordu o zaman benimle ilgili ne düşünmüştünüz erkek şaşkınlıkla bakışlarını ona çevirdi bunu size açıkça söyleyebilirim yarın tekrar yeni hayatıma dönüyorum size öfkelenmedim karmaşık ve düşmanca karar anları yaşamadım çünkü hayat daha o zamandan aşkın renkleriyle beni anlayışın yumuşak sıcaklığına dönüştürmüştü.
Kitabı bitireli en az dört gün oluyor ve ben bu kitabı anlatabilecek cümleleri bir araya getirmek için o andan beri çabalıyorum. Düşündüğüm her başlangıç beni yeniden ve sürükleye sürükleye kitabın içine çekti desem yeri var... Çünkü, sadece bir 'kadın'la başlayıp onlarca 'kadın'la devam eden hikâyesinde çaresizce kayboldum.
Şehrazat... Yazar kadın. Çekmecelere gömdüğü eski hikâyelerini silah zoruyla gün yüzüne çıkarmak zorunda kalıyor ve anlatmaya başlıyor. Önce sayısız 'kadın'larından birinin hikâyesini anlatıyor sonra kadın'ın gerçeğini... Ardından başka bir 'kadın'a geçiyor... Sonra başka bir 'kadın'a... Fakat hikâyeyi okurken ayrı, gerçeği okurken ayrı, apayrı bir duygu seli insanı mahvediyor, yakıyor, yıkıyor. Hikâyenin muazzamlığına gizlenmiş acı dolu gerçekler art arda surata tokat gibi çarpıyor.
Ece Hanım'ın kalemi yine vurmuş. Yalnız cidden sağlam vurmuş. Tıpkı 'Her Şeyi Baştan Anlat' romanında olduğu gibi ince ince girdiği hikâyesini sürükleyip, zirve yaptırıp, yeraltı edebiyatından gün yüzüne çıkarmış...
Yazımı harikaydı. Anlatımı da. Okuması ise ah, "okuyun işte, kesinlikle okuyun," der ve burada keserim konuyu...
Hayır, kadın gerçekten de korkar, hakikaten dehşete kapılır. Buna rağmen attığı çığlık yapaydır, çünkü kadın asla hakiki bir çığlık atamaz, gerçekten korktuğunda bile. Herhangi bir olayın neden olduğu korkma halinin sonucunda gerçek bir çığlık değil, aksine, kadının böyle anlarda atılması gerektiğine inandığı çığlık atılır. Bu alışkanlığı nereden edindiğini bilmiyorsun, ileride de öğrenemeyeceksin. Sonradan kadının, insanların belli durumlar karşısında nasıl çığlık atacaklarının tüm ayrıntılarıyla tasvir edildiğini tahmin ettiğin korku romanlarına düşkün olduğunu ya da katillerin ne kadar korkunç gülebildiğinin, kurbanlarınsa ne büyük bir dehşet içinde bağırdığının gösterildiği polisiye filmler izlemeyi sevdiğini, belki de korkunç olaylarla dolu bir dönemde yetiştiğini ve o zamanlar atılan ve ölüm çığlığı olmayan her çığlığın ister istemez yapay kaldığını, zira nasıl sahte bir hayatın içinde hakiki bir hayat olamazsa bu kadar çok dehşetin vuku bulduğu yerde de hakiki çığlıkların olamayacağını, dolayısıyla kadının genç kızlığından bu yana yanlış çığlıklar atmayı alışkanlık edindiğini düşüneceksin.
"Boktan bir kasabada, boktan bir evde, daha da boktan bir anneyle büyümek size bağımsız olmayı öğretir. Shallow Hill çeteler, fahişeler ve evsizler için bir üreme alanıdır. Hayatta kalmayı öğrendim. Ama insani bağlardan yoksunum.
Selamlar, ben Leyla. Bu yazarın en iyi özelliği her zaman sinirlerinizi gerim gerim geren kitaplar