Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

cunning

cunning
@cunning14
Öğrenci
İstanbul
4 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
Düşüncelerimi çekmeceye kilitleyip çıkıyorum sokağa. Nolur ne olmaz. Biri bir şey sorar, ben de pat diye bu konuda düşüncemi söylemek zorunda kalabilirim, zorunda kalmasam bile patavatsızca düşüncemi dile getirebilirim, bu düşüncemden ötürü başım belaya girebilir. Vay sen, niye ve nasıl öyle düşünebiliyorsun? Ne biliiiim ben! Kafam öyle çalışıyor herhalde.
Sayfa 149 - BilgiKitabı okudu
Reklam
Beklenen bir ölüm bu. Mezarı hazır, hemencecik gömülüyor. Dedelerin ölümü gayet doğal bir şey ve fakat onun yokluğu akıl alır gibi değil. Giderek alışıyoruz dedesizliğe. Dedeler bir gün unutuluyor ve biz salaklığımızı koruyoruz. Hatta gün gelip şunu düşünebiliyoruz: Dede gerçekten var mıydı, yoksa onu biz mi uydurduk?
Sayfa 93 - BilgiKitabı okudu
Vergi çok saçma bir şey! "Ufak köyde vergi sıkça toplanır" diyor bir bulgar atasözü. Bundan bulgarların da vergi denen şeyden bezdiği ve vergi denen şeyin özünde devletin sıkıştıkça halkın sırtına binmesi, hatta kimi devletlerin sıkışmadığı zamanlarda da bu sırta binişten cinsel bir keyif alarak, binmeyi alışkanlık haline getirmesi olduğu özümleniyor.
Sayfa 110 - BilgiKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu saf keriz düşüncelerim zamanla olgunlaştı, ödediğim vergilerin hiç de benim düşünüldüğüm gibi kullanılmadığını, çarçur edildiğini, teşvik meşvik adı altında kimi adamlara benim paramla gerdeğe girme şansı tanındığını fark ettim. Daha sonra giderek yepyeni vergiler türedi, geçiçi diye konulan vergiler kalıcı oldu. Benim parayla gerdeğe giren tip işin zevkini almış olmalı ki canı hep ondan ve daha fazlasını ister oldu; bu gidişle sonunda kendisine karı bulmamızı da isteyecek
Sayfa 108 - BilgiKitabı okudu
Yanlış bir yerde, yanlış bir zamanda, yanlış biriyle bulunuyorsan, başına doğru dürüst bir iş gelme olasılığı yoktur. İki yanlış bir doğruyu götürse de üç yanlış su götürmez. Aralarında tartışma çıkar yani, suyu sen götürücen ben götürücem derken suyun götürülmesi konusu tamamen unutulur.
Sayfa 35 - BilgiKitabı okudu
Reklam
İlk sevgilim konusunda çok zorlandım. Bu gereksiz ıkınmamın sonucu ilk sevgilim olmadı, hemen ikinci sevgilimi bularak işe koyuldum. İlk aşkı hiç yaşamamak lazım. Yaralayıcı, yıpratıcı ve süründüratif ve iz bırakıcı olur ilk aşklar. Doğrudan ikinci aşkla başlamak lazım konuya.
Sayfa 8 - BilgiKitabı okudu
Bilmiyorum siz benim gibi misiniz? Değilsinizdir herhalde. Niye benim gibi olacaksınız zaten! Benim gibi olmanın bana bir yararı yok ki size bir pansumanı olsun! Gel dikiz ki ben böyleyim. Bu bir yaratılış konumu. Herkes benim gibi olmak zorunda değil. Ve fakat benim gibi olmayanlar, hiç olmazsa kendileri gibi olabilseler! Ne gezer? Onlar da herkes gibiler. Herkes gibi olmak bir tür sığınak. Sivri biber gibi ortada kalmanın insancıl ürküntüsü ve sürüyle gezmenin, kaval sesiyle süslenmiş güvencesi
Sayfa 7 - BilgiKitabı okudu
159 syf.
·
Puan vermedi
Eşeğin Fikri - Her Türkün El Kitabı
Eşeğin Fikri - Her Türkün El KitabıFerhan Şensoy
8.2/10 · 833 okunma
Milli Takım'ın o dönemki maçlarını hatırlayın. Öyle maçlar ki, 89'da 90'da dönüyor. Bir gün ''Bu Fatih Terim öyle şanslı bir adam ki, Boğaz Köprüsü'nden aşağıya düşse Beylerbeyi'ne yürüye yürüye çıkar, iki de lüfer yakalar,'' dedim. Ama tabii hakkını da vermek lazım. Fatih oraya Amerika'dan kondisyonerler getirdi. Yani bir takım 89'da 90'da maçı çeviriyorsa bunun takdiri yalnız şansla olmaz.
Sayfa 284 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Şimdi yazacaklarımı bana anlatan Galatasaray eski başkanı Faruk Süren'dir. Sayın Süren'in söyledikleri aynen şöyle: ''Bir gün Fatih Terim'le öğleden sonra yemek yiyoruz. Fatih'e, 'Popescu için ne düşünüyorsun? diye soruyorum. Terim'in cevabı şu: 'Başkan Popescu inkar edilecek bir topçu değil, üst düzey bir adam ama şu anda bize faydalı olamaz' Benim cevabım ise şu şekilde: 'Fatih hocam, Popescu şu anda Yeşilköy Havalimanı'na indi. Oynatırsın, oynatmazsın, gerisi sana ait!'
Sayfa 251 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Reklam
Okula girerken ya da bahçede biri yanına gelir ve sorardı, ''Sağcı mısın, solcu musun ulan?'' 4-5 kişi sorgu yapardı. Suratlarına bakarsın; sağcı desen değil, solcu desen değil! ''Kardeşim sağcı da değilim solcu da değilim'' dersen tamamen yandın! Bu kez, ''Kişiliksiz o... ç..'' diye küfredip, eşek sudan gelinceye kadar dayak atarlardı
Sayfa 76 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Zaten Gençlerbirliği camiası, Ankara'nın aristokrat takımıdır. Siyasal Bilgiler, Hukuk Fakültesi, Atatürk Lisesi mezunlarıdır genellikle camianın fertleri. Ama bizim Ankaragücü öyle değildir. Yenidoğan, Yenimahalle, Altındağ, Hacettepe gibi semtlerin birleşimidir Ankaragücü! Mesela, Ankaragücü taraftarı olaylara karışır, rakip taraftarlara dayak falan atar ama Gençlerbirliği taraftarlarının o taraklarda bezi yoktur.
Sayfa 59 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Günlerimiz arsalarda futbol oynayarak geçiyordu. Mahallemizde benimle aynı yaşlarda, biraz değişik bir genç vardı. Bizimle ve futbolla hiç alakası yoktu. Gitarını sırtına vuruyor ve selam bile vermeden yanımızdan geçiyordu. Biz de bu hareketine çok kızıyorduk. Yanımızdan geçerken bakıyoruz adama, o da bize bakıyor ve her seferinde selam vermeden yürüyüp gidiyordu. Biz de arkasından küfür ediyorduk. Bu genç, yıllar sonra karşımıza ''Kayahan'' olarak çıkacaktı. Sonra aynı mahalleden çıkan iki kişi olarak bir vesileyle tanıştık tabii. ''Ulan, hıyar gibi selam vermeden yanımızdan gidiyordun,'' diye takılırdım sohbetlerimizde kendisine. O da bana ''Siz de hıyar gibi sabahtan akşama kadar top oynuyordunuz. Ben sanatçıyım oğlum, gitar çalmaya gidiyordum,'' diye cevap verirdi.
Sayfa 47 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
Babam bu süreçte Ulus gazetesinde müstear isimle gizli gizli yazılar yazıyordu. O zaman babamla aynı odada yazı yazan biri daha vardı: Bülent Ecevit. Babam ile Ecevit'in masaları yan yanaymış meğerse. (Üniversiteye girdiğim ilk yıllarda, Türkiye'de Bülent Ecevit rüzgarı esmeye başladı. Üzerinde mavi gömlek, başında kasket. elinde beyaz güvercinler... Lakabı da Karaoğlan. Bana da sempatik geliyordu. Sessiz, sakin, efendi biriydi. Babam bir gün, ''Bu Ecevit'e güvenme'' dedi. Bende ''adamı kıskanıyorsun değil mi?'' karşılığını verdim. Babam devam etti: ''O, karısının sözünden çıkmaz. Karısı ne derse onu yapar. Görürsün sonra bana hak vereceksin...'' Yıllar sonra babama hak verdim. Gerçekten de karısının sözünden hiç çıkmadı.)
Sayfa 44 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.