Burçin DEMİRTAŞ

“Orada, solda, güneşten yanmış yüzün, gözlüklerinin ardından gülen gözlerinle duruyordun, yanından geçip gitmek zorundaydım, gülerek geçip gittim. Oysa sana dokunmayı, seninle yakından konuşmayı nasıl da özlemiştim. Ama bana, bize yasaklanan şeyleri önemsememeye, bütün bu "hayır"ları katlanılabilir, göze alınabilir ve taşınabilir şeyler olarak karşılamaya öylesine şartlamışım ki kendimi. Sonradan pişman oldum, keşke, ne olursa olsun deyip bir an duraydım yanında, elini tutup uzaklardan aktarmaktan yorulduğum sevgimi kanımın hızlanan akışıyla duyurabilseydim sana. Ama o artık birike birike dayanılmazlaşan acıyı, önemsiz bir sıvı gibi akıtan bir süzgeçe dönüşen benliğim sürdürdü tavrını. Merdivenlerden aşağı, bu merdivenler beni senden uzun bir süredir koparan merdivenler değilmiş gibi indim.” Sevgi Soysal
Reklam
Peki nasıl istersen öyle olsun Tutamam tutamam gideni Belli ki kırmak istemiyorsun kalbimi Kıyamam, bir de kıyamam iyi mi? Giden gitmiştir zaten Kesemem kesemem yolunu Hani satın alınan sevgiye alıştırılmış Bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu Ben de yoluma giderim Ezdirmem kendimi Ama gezdirmem de gönlümü Gider acımı çekerim
Alırım başımı, başım bir deli nehir Silerim yaşımı, siler ismimi şehir Kestirir saçımı, kendimi avuturum Bi' gülü kurutur, kurursa unuturum Bir mektup yazarım, yokluğundan da ağır Bi' kedi alırım, sende anneni çağır Ellerin aklımda, sevdan kalbimde kalır Hep hüsran hep kahır, söyle artık olsun