Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
ceren
ceren
@cz96
11 reader point
Joined on April 2020
Slovenyada geçiyor. Benim de bir süre bulunduğum bir yer olduğu için en başından sempati duydum kitaba. Veronica saçma sebeplerden ölmek istiyor. Hiçbir şeyin iyiye gitmeyeceğini yaşamın devam etmeye değer olmadığını söylüyor. Ama zaten yaşamına son vermek sağlıklı bir kimsenin kararı olamayacağı için bunu sorgulamayacağım. Ama çok da istemiyor daha yine kitabın en başında ölümü beklerken okuduğu bir yazı bile kararını sorgulatıyor. Sonrası bir akıl hastanesinde geçiyor. Aklımda kalan bir bölümü var. Akrep ve yelkovanın yönünün hiç sorgulanmadığı çünkü hepsinin aynı yöne gittiği ama ilk saatin ters yönde gittiğinden bahsediyor. Buradan da çoğunluğun yaptığının normal kabul edildiği aksi davrananın garip hatta sorunlu kabul edildiği sonucuna çıkıyor. Yani bunu eleştiriyor aslında. Ben de böyle düşünüyorum tabiki ama genelin yapmadığı şeyi kendini sorgulamadan emin yapabilmek mümkün mü ki?
19.yy Amerika'sında geçen anlatımından ötürü sıcak bir hikaye. Yerleri değişen iki bebekten bahsediyor. Ben hikayenin o olduğunu zannetmiştim. Zaten kitabın büyük çoğunluğu bu hikayeyle gidiyor. Ben kişinin ahlakını iyiliğini yetiştirilmesi de belirler gibi bir çıkarım yaptım. Aslen zenci olan çocuğun şımarık ve kötü davranmasının sebebi o şımarıklığı yapabilme lüksüne sahip olması olduğunu düşünüyorum. Aralarda da Wilson'un notlarını bizle paylaşıyor. Wilsonla arkadaş olmak isterdim. Böyle ilginç merakları olan dümdüz yaşamayan hayatı yorumlayan insanlar her zaman ilgimi çekmiştir.
Basit öğütlerle giden sonu tahmin edilebilen hikayelerin olduğu bir kitap olmuş. Tanrıyı arayan sorgulayan bir kitap diye geçmiş ama bence fazla kapalı bir bakış açısıyla yazılmış. Ramazan sohbeti tadında. Meraklandıran sadece ilk hikaye oldu o da ayakkabıcıya çırak olan adamdan bahsediyordu. O da kitabın tarzını tam çözemediğim için farklı bir sona gidiyor sandığım içindi sanırım.
Reader Follow Recommendations
Bir yalnızlık kitabı zaten herkes bundan bahsetmiş. ‘Yalnızlığı paylaşmanın’ kötü hissettiğinde yükünü hafifletme çabası olarak görüyorum. Yalnızlığı biriyle paylaşmayı ister ya çoğu kişi. Karakter yalnızlığı biriyle paylaşmaktansa bir amaçla paylaşıyor sanki. Kötü hissettiğinde bu amacı düşünüyor buradan destek alıyor. Bir de alışmak var kitapta. İyi hissetmenin yolunu bulduysan ve alıştıysan buna, daha iyi hisler için bunlardan vazgeçemiyorsan, drogo gibi mutsuz ölmeyeceksin belki ama tam anlamıyla yaşamış olacak mısın?
Okuduğum diğer bilimkurgu kitaplarına benzer bir distopyayı anlatıyor. Önsözünde de bahsediyor kendi hayatında rastladığı otoriter modelin üst aşamasını, korkularını yazmış bir şekilde. Temelde bilginin aktarılamamasından kaygılanmış. Toplumun düşünmemesinden korkan bir devlet modelinden bahsetmiş. Uzak olduğumuz bir durum değil günümüzü anlatmış bir nevi. Düşünmeyen bir toplumun cahilliğini ve bir sonucu olarak mutluluğunu korumayı misyon edinip, bilginin en bilindik aktarılma yöntemi olan kitapları hedef almış. İtfaiyecilerin değişen görevi yangın çıkarmaktır artık. Artık maddi yıkımdan yangından değil düşünen insandan bilgiden korumak olmuştur görevleri.
Kitabın adı geçtiğinde aklıma ilk gelecek şey sirkte yapılan işkenceler hayvanların çektiği acılar olacak muhtemelen. Kitap hayvan gözünden bunu bize aktarmış ki bu çok daha dramatik yapıyor durumu. Kitap kahraman üzerine yazılmış onun hikayesini anlatıyor ve kahramanın karakterini duruşunu beğeniyorsunuz kitap ilerledikçe. Kahramanın köpek olması bir farklılık yaratmıyor. Sevdiğim, önerdiğim, diğer jack londan kitapları tarzında bekleneni veren bir kitap.
O kadar akıcı giden bir kitaptı ki görsellerle de desteklenmiş olması bende çizgi roman okuyorum hissi uyandırdı. Güzel heyecanlı bir giriş yapmış 19 yy ingiltere sokaklarından bahsediyor öyle güzel bahsediyor ki sanki o sokakta ben kendim bulunuyorum gibi. Kitaptaki kimselerin ya çok iyi niyetli olması ya çok kötü olması abartılmış raslantılarla hikayenin bir yerde toplanması bana türk filmlerini anımsattı. O samimiyeti verdi. Keyifle okuduğum bir kitap.
Çocukluğumdan beri bildiğim, benim için vampirle eşanlamlı olan Dracula'yı, bu kadar ünlü yapmış yaratıcısından dinlemek ilgi çekici ve keyifliydi. Kitapla ilgili neredeyse tüm karakterlerden akıllı ve en işe yarayan karakter Mina'nın bir yere kadar olayı aydınlatması ama bir yerden sonra "aman üzülmesin, aman saklayalım, söylemeyelim, kadın ruhu, kadın kalbi" diye olaydan uzaklaştırılmaya çalışılması bu vurgunun çokça yapılması bir süreliğine beni sıktı. Yüz seneyi aşkın bir zaman önce yazılmış kitap için neden feminist değil eleştrisi yapmayacağım tabiki ama sıkacak kadar çok geçmiş. -spoiler- Daha görkemli bir son bekliyordum asırlardır yaşayan kurnaz vampirin şatosuna kaçarken yakalanması sade bir son olmuş.
Kitap başlarda hakkını koruyamayan düzene isyan eden "Yasanın korumadığı kimseyi ben, devlet topluluğunun dışına atılmış sayarım." diyerek kendi mücadelesinde kendini özgür kılmış adamın, nereye gideceğini merak ettiğin bir hikayesi olarak giderken son yirmi sayfada masala seyirmiş. -spoiler- Sonu bir kadının kehanatinden ötürü adamın hayatta kaldığına bağlanmış. Hak, düzen eleştirisiyle başlayan yolculuk öyle tamamlanmamış. Ama kitaba renk olmuş. Ben beğendim. Dresden'de geçiyor olması da zamanı ve anlatılanı gözümde canlandırırken keyif verdi bütüne uydu. Öneriyorum.
19.yy sonu Fransa.Therese Martin, kocası, iki sevglisi. Robert Le Menil ve Dechartre. Yazar kendi tanıştığı bir kadından esinlenip yazmış. Kadının hovardalığını böyle rahat yazabilmiş başka kitap hatırlamıyorum genelde kadının ahlaksızlığı açıkça ya da alttan altta eleştrilir ya da kitabın sonunda cezalandırılır. Aldatmayı ahlaklı bulmasam da erkek hovardalığı aynı derecede eleştrilmediği için durum eşitlenene, algı değişene kadar pozitif ayrımcıyım. Yani bu yazarı bu açıdan tuttum. Ama genel olarak kitap sürüklemedi. Kopuk kopuk ilerledi. Kesin okunmalı diyemiyorum.
