Güzel diyebileceğim bir macera romanı. Neil adında eski bir asker zamanında beraber çalıştığı Engles adında bir rejisör ile karşılaşır. İşsizdir ve Engles'den gelen iş teklifini kabul eder. Dolomitlerde bir dağ evine gidecek ve bir senaryo yazmaya çalışacaktır. Bu arada Engles kendisine Heinrich ve Carla adında bir çiftle ilgili bir fotoğraf verir. Neil, dağ evine vardığında fotoğraftaki kadınla karşılaşır. İşin içinde iş vardır. Nazi zamanlarından Heinrich'in dağ evine getirdiği 20 sandık altının peşindekiler dağ evine gelmiştir. Heyecan dozu yüksek bu macera romanı mutlaka okunması gerekenlerden.
Kendi dev benliğinizde olan özlemde sizin iyiliğiniz yatar; ve bu özlem hepinizin içinde vardır. Fakat aranızdan bazılarında bu özlem, dağ eteklerinin gizlerini ve ormanın şarkılarını taşıyarak denize erişebilmeye çağıldayan bir sel gibidir. Kimilerinde de, köşelerde ve kıvrımlarda kendini yitiren ve denize erişmezden önce çokça oyalanan durgun bir ırmak gibidir.
Ama içindeki özlemi çağıltılı olan, özlemi durgun olana, “sen niçin yavaş ve duraklısın?” demesin. Çünkü gerçekten iyi olan, çıplağın çıplaklığına bakıp, “Senin giysilerin nerede?” ya da yuvasıza bakarak, “Evin barkın ne oldu?” diye sormaz.