Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yeni keşfettiğim bir şiir..
Kafiyeler Ne diye, Bu şuna, Şu, buna Kafiye? Başa taş, Aşa yaş,
Bir gece başımızı alıp gitsek diyorum. Bir deniz kenarı mı olur, bir dağ başı mı olur. Kaçsak bu kalabalıktan.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Reklam
Şimdi düşünüyorum, herkesin hayali dağ başında bir kulübe, bir sıcak yatak. Yaşamak sadece şehir insanının hakkıymış gibi bir kanı var hepimizde. Köylü yaşadığı dünyanın kıymetini bilmez, ona ağaç sebze meyve veriyorsa ağaçtır, toprak sebze veriyorsa toprak. Şehirdekinin hayali bir ağaç altıdır işte, varsın ağaç kuru ağaç olsun, onlar onu da seviyor. Bizim gibiler var bir de, ne köyden kopabilenler, ne kasabaya alışabilenler.
Bir Dağ başında otup düşündüm,Seni, beni ve bizi, Sonra etrafındaki kadınları gördüm, güldüm. Komik değildi ama ne bileyim güldürdün beni, Hangi birini seviyorsun sende emin değilsin, Hepsine güzel yarınlar vaad ediyorsun, Hepsini seviyorsun, hepsiyle ayrı ayrı ilgileniyor, Ama sevmenin ne demek olduğunu bile bilmiyorsun, Öyle yani , pekte düşünülecek bir yanın yokmuş, Sadece Ben çok abartmışım seni, Öyle çokta anlamın yokmuş benliğinin, Düşündüm de seni onlara bırakmak en doğrusu, Varsın Yakıp kül etsinler seni, Senden geriye kalacak hiçbir şeyin kalmasın, Ama sakın küllerin buraya savrulmasın, olurda savrulur da küllerin gelirse, Nefesimi bile tüketmem sana, Rüzgarın sahibine havale ederim küllerini...
Mary Gabriel
Mary Gabriel
Elbette o şey Gönül zenginliğidir.
Gerçek Armağan Arif bir gezgin, dağ bayır gezerken bir akarsuyun içinde değerli bir taş bulur. Ertesi gün yolda bir adamla karşılaşır. Adam çok açtır. Gezgin, torbasındaki yiyeceği karşılaştığı bu kişiyle paylaşır. Ama erzak çantasını açarken aç adamın gözü çantadaki değerli taşa ili- şir. Gezginden bu değerli taşı kendisine vermesini ister. Gezgin hiç duraksamadan değerli taşı adama uzatır. Adam başına konan talih kuşundan memnun, aceleyle oradan uzaklaşır. Artık kendisine ömür boyu maddi güvence sağlayacak değerli taşın sahibidir. Birkaç gün sonra gezgin, arkasından koşarak kendisine yakla şan adamı görür. Adam nefes nefese değerli taşı gezgine geri uzatır: "Senden ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündüm. Bu taşın ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Ama sana onu geri vermek, senden daha değerli bir şey almak istiyorum" der. Arif gezgin, "Ne istiyorsun?" diye sorar. Adam, "bu taşı bana rahatlıkla vermeni sağlayan o içindeki şey ne ise onu istiyorum" diye cevap verir.
Reklam
Günüm seninle başlasın istemiştim Çok değil ki... Bir içten gülüşünle ışısın gecem Uzun suskunlukların dilsiziydim Sesin aksın istemiştim dupduru Dağ suları gibi serin Yüreğimin ölü topraklarına. Kirpiklerin gölgelesin yüzümü Gözlerin ömrümün göğü olsun Demiştim, çok değil ki.
"Gelip çattı artık Dardanus'un son acı günü, kaçınılmaz gün! Yok olduk artık biz Troia'lılar! Ne İlium kaldı ne Teucer'lerin büyük ünü! Vahşi İuppiter hepsini Argos'lulara verdi. Grekler yakıp yıktılar kenti, egemen oldular. Dağ gibi dikilerek o at kentin yüreğine, saçtı silahlı askerleri ve Sinon yengili, hakaretler saçarak yangına verdi her yeri.
Sayfa 54 - II. Kitap - KindleKitabı okuyor
Ben de herkes kadar yalnızlıktan ürkerim, fakat evlenmek insanı bundan kurtarıyor mu? Bazen kalabalıkların ortasında, tek başına kaldığımız vakitlerdekinden fazla yalnız değil miyiz? Öyle zamanlarda kendimizle bile baş başa kalamıyoruz ve bunu yapabilmek için dağ başları arıyoruz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.