Bizim için konuşması kolay," dedi Minucehr. "Öz oğlu için ölüm fermanı verirken neler hissedeceğini bilemeyiz."
"Başkalarının evlatları için böyle hükümler vermek kolaydır," diye mırıldandı Yunanlı.
"Konu başkaları olunca adalet dağıtmak kolaydır elbette," diye ekledi Ebu Soraka.
Beyler, iyi nam salmak bir yana, bir yargıcı bilgilendirerek ikna etmektense, ona yalvararak beraat etmeye çalışmak bana pek adil gelmiyor.
Yargıç, adaleti lütuf gibi dağıtmak için değil, yasalara göre hüküm vermek için o mevkie getirilir.
Hatta hoşuna gidenlere lütufkâr davranacağına değil, yasalara göre karar vereceğine yemin eder.
Bizler sizi yeminlerinizi bozmaya alıştırmamalı, sizler de buna alışmamalısınız, çünkü bu durumda siz de, biz de tanrıların emirlerine karşı gelmiş oluruz.
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Denizi geçmek için kayık gerekir; karanlığı dağıtmak için lamba, esinti yapmak için yelpaze, kızışmış filleri sakinleştirmek için üvendire gerekir. Yaratan her türlü derde bir çare vermiştir ama kötülerin kafalarındaki pis eğilimleri dağıtmakta galiba biraz şaşırmış gibidir.
Hiçbir yanlış değişmedi, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bulutları dağıtmak, güneşi avuçlamak, çocuklarla tepede koşmak, ağaçları, rüzgarı, güneşi, yağmuru, insanları onlarla birlikte yaşamak istiyorum.