"Bu dünyada cesur olmanın bir sürü yolu var. Bazen cesaret, kendi hayatını senden çok daha büyük bir şey ya da başka biri için feda etmektir. Bazen de daha büyük bir amaç uğruna bildiğin her şeyden, bir zamanlar sevdiğin herkesten vazgeçmektir. Ama bazen farklıdır. Cesaret bazen acıya dayanabilmek için dişlerini sıkmak, her güne yeniden başlamak ve daha iyi bir hayata ağır adımlarla ilerlemektir. İşte şimdi ben de böylesi bir cesarete sarılmalıyım."
Sayfa 497Kitabı okudu
"Ama duyarsan bana söyler misin? Sana güvenebilir miyim?" "Ben kendime güvenmiyorum." "Kendine güvenemediğini kabul etmek seni daha güvenilir yapar."
Sayfa 173
Reklam
Ben hayatının en kötü gününü geçirdikten hemen sonra, gerçekten çok kötü bir gün daha geçiren sıradan bir insanım.
Sayfa 13 - Martı Yayınları - NaomiKitabı okuyor
Ben zannediyordum ki, ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile çekmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir... Anlıyorum ki, değilmiş... yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lâzımmış... Daha fenası gizli akıntılar varmış ki, insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe uzaklaştığını farkedemezmiş... Ta kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar...
Bilinçdışı ya da bilinçaltı hatırlar
Gözümüzün gördüğünü bilinç seviyesinde bildiğimiz şeyden çok daha fazlasını bilinçaltımız bilmektedir çünkü. Yürüdüğümüz yolda kaç parke taşı olduğunu bilmeyiz; bilinçaltımız bilir. Unuturuz; bilinçaltı hatırlar. Bilinçaltı ile bağ kurmak suretiyle açığa çıkar bunlar.
Sayfa 111 - Okuyan Us, 1. Baskı, 2024Kitabı okuyor
Reklam
Ben hiçbir şeyi olmayan bir adam gibi görünebilirdim. Ama kendimden emindim, her şeyden emindim, onun olduğundan daha emindim; hayatımdan, yaklaşmakta olan ölümden. Evet, elimde bir tek bu vardı benim. Ama hiç değilse bu gerçekliğe tutunuyordum ve bu da beni ayakta tutuyordu.
Eğer yapabilirsen
Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona kazanılan bir liranın, bulunan beş liradan daha değerli olduğunu öğret. Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona, hem de kazanmaktan neşe duymasın. Kıskançlıklardan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin zorbaların görünüşte galip olduklarını. Eğer yapabilirsen ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlar da tanı. Gökyüzündeki kuşların, güneşin altındaki arıların ve yemyeşil yamaçlardaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebilsin. Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi. Tüm insanları dinlemesini öğret ona fakat tüm söylediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret. Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Uğultulu bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret. (ABD'nin 1809-1865 yılları arasında yaşamış 16. başkanı Abraham Lincoln tarafından oğlunun öğretmenine yazılmış mektuptur.)
Kendi kendini kıskanıyo zavallım
"Yolumu kaybetmiştim," "Sana yolu mu gösterdi?" "Ben sürekli kaybolurum, Daren." "Sonra." "Gideceğim yere kadar bana eşlik etti ve hikâyenin sonu. Nazik ve eğlenceliydi. Bir daha onu görmedim. Ve tekrar ediyorum, yüzünü bile hatırlamıyorum." "Kalbini mi kırdı?" "Hayır."
Sayfa 138 - Nova-DarenKitabı okuyor
Çok iyi bir tespit...
Bu dünyada hiç kimse incitildi diye daha faydalı olmamıştır.
Sayfa 114 - Okuyan Us, 1. Baskı, 2024Kitabı okuyor
Reklam
Böyle böyle mi sonunda taş kestin? O zaman mı “Siz gidin, gelmiyorum” dedin ilk kez? Ve bu cümlenin içinden bir daha çıkamadın. Ya da, ne zaman, ters gramerde de olsa aynı kapıya çıkan bir cümle daha kurdun? “Siz kalın, ben gidiyorum. “ Tası tarağı topladın , ayrıldın eğlenceli kalabalıktan?
"Ama güç nerede? Çok güçsüz hissediyorum. İçimde bir yangınla dolaşıyorum, ne öldürüyor ne yaşatıyor, öyle bir yangın, kimseler dışarıdan görmüyor. İçimde yangınla çalışıyorum, yürüyorum, yemek yiyorum, konuşuyorum. İçimde yangınla etrafa gülümsüyorum. Ben de güçlü olduğumu sanırdım, değilmişim." "Güçlü olmak içinde yangınla dolaşmak değil mi zaten kızım? Yanmaz mı insanın içi? Hele de böyle erkenden... Sabır, az daha sabır... Reçeller acı meyvelerden yapılır. Elbet acı dinecek bir gün."
"Hiç anlatmamıştın bunları anneanne." "Anlatmam, kimse bilmez. İçimde saklarım senelerdir. Bir ben değilim ki, daha ne hikâyeler var. İnsanların içleri böyle yarım kalmış hikâyelerle dolu bu topraklarda."
Hele bu günlerde kendini kafeste arslana benzetiyorsundur. Haklısın Kemal Tahir, emin ol ben de öyle, muhakkak ki aslanız, şaka etmiyorum hatta daha vahşetli bir şey: insanız…
Zikrullah
Nebiler nebisi buyurdular ki: -Size hizmetçi veremem ben daha Ehl-i Suffa'yı bile doyuramadım. Ben, o esirleri satıp da bedelleri ile Ehli Suffa'yı geçindirmeyi düşünüyorum. Fakat size bundan daha hayırlı olan bir şey göstereyim mi ? Hz Ali ve Fatma ikisi birden atıldılar: -Göster ey Allah'ın Resulü!.. Nihayetsiz olan mülkün seyyidi buyurdular ki: -Yatacağınız zaman 33 defa Sübhanallah 33 defa Elhamdülillah 34 defa da Allahu ekber deyiniz.
Sayfa 58 - Çelik yayınevi
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.