PALAS PANDIRAS SÜRGÜN EDİLEN HALİFE...
- “Sürgündeki Son Halife Abdülmecid Efendi” eseriniz üzerine konuşmak istiyoruz. Bu eseri yazma gayeniz ve eserin muhtevası hakkında kısaca bilgi verir misiniz?" - "Son halife ile ilgili yazılmış bir kitap yoktu. Bir de Cumhuriyet dönemi halifesi olduğu için küçümsüyorlardı, hilafet makamını basitleştiriyorlardı. Ben de yazar olarak
Sayfa 35 - 36 M. Taha İnci'nin Tarihçi Yazar Şükrü Altın'la "Sürgündeki Son Halife, Abdülmecid Efendi" isimli eseriyle alâkalı yapılan, "Bugün ders kitaplarında gerçek tarih yok!" Başlıklı MülâkatKitabı okudu
Devlet’i Kim, Nerede, Ne Zaman, Nasıl Yazdı?- 1
Devlet’i Kim, Nerede, Ne Zaman, Nasıl Yazdı? Sokrates, hiç şüphesiz, Platon’dan çok daha yaratıcı, daha erkek bir kafaydı. Kalıpları kıran, buzları eriten, herkesin alışık olduğu düşünüşten başka türlüsünü getiren herhalde Sokrates’ti. Bu filozof üstüne bildiklerimiz o zaman için az sayılmaz. Ama onları hiç bilmesek bile, Platon gibi değerli
Reklam
Bir girişimi önden satarak da finanse edebilirsiniz. Örnek olarak bir restorana bakalım. Hem iyi bir yemek yeme mekânı hem de mahallemizde kafa dengi insanların buluşup görüşebileceği bir odak noktası olması için bir kafe açmak istiyoruz. Hesaplarımızı yapıyor ve başlamak için 20 bin sterline ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Banka yarısını başka yerden temin ettiğimiz takdirde bize 10 bin sterlin borç verebileceğini söylüyor. Ön satış insanların ürün ve hizmetlerimizi bunlar henüz hazırlanmadan almaları anlamına geliyor. Her biri 20 sterlin değerinde, işletmenin ilk iki yılı boyunca geçerli iki kişilik yemek biletleri basıyoruz. 500 adet sattığımızda gereken nakdin yarısını toplamış oluyoruz. İndirim yapmak (biletlerin ödenen tutardan daha değerli olması) gibi incelikler ekleyebilirsiniz ama ne yaparsanız yapın sistemin iki büyük avantajı bulunuyor: 1 İnsanların bir kısmı biletlerini asla kullanmayacaktır. 2 Kimse ön satışla bilet almazsa proje muhtemelen batmaya mahkûmdur. Yok, eğer biletler kapış kapış giderse bu iş olur demektir. Pazarınızı sınamış olursunuz.
Çağımızın hastalıklarından;
İstediğimiz şeyi elde ettiğimizde hemen ona alışıp ilgimizi kaybediyor, sonra kendimize isteyecek yeni bir şey buluyoruz. Bu mutluluk arayışı ölene dek aralıksız devam ediyor. Ne kadar çok sahip olursak o kadar çok istiyoruz. Düşündüğünüzde, dünyanın geçmişten bugüne inanılmaz derecede zengin olan bu kısmında bile insanların kendilerini öldüresiye çalışmaları, daha da beteri, daha çok kazanmak için çalışmaları tuhaf geliyor. Bu kısırdöngüyü kırabilir miyiz?
Neden hiç za­manımız yok? Ne açıdan zaman kaybetmek istemiyoruz? Çünkü zamana ihtiyacımız var ve onu kullanmak istiyoruz. Ne için? Epeydir kölesi olduğumuz gündelik meşguliyetlerimiz için... Ni­hayetinde bu - hiç-zamanı olmamak-kendine zaman bırakan za­man harcamaktan daha büyük bir kendini kaybetmişlik.
Benciliz. Herkes, hepimiz...
Benciliz. Herkes, hepimiz. İnsanlığımız, çağımız bencil. Tüm dünya bizim etrafımızda dönsün istiyoruz, hep bizim olsun, hep bize verilsin pastanın büyük dilimi. Mesela bir çığlık kopuyor bir yerde biz duymuyoruz, bizi rahatsız etmiyor diye önemsemiyoruz. Çocukların açlıktan öldüğü bir dünya ulan burası! O kadar benciliz biz. İki lira kırk kuruşluk süt ile doyacak çocukların açlıktan ölmesine sessiz kalacak kadar. Ne bileyim bir kadını sokağın ortasında yerden yere vuruyor bir adam, şöyle toplansak devleşiriz ama ilgilenmiyoruz. Yer bizim değil, kadın bizim değil diyoruz. Vursun. Utanmıyoruz bir de, izliyoruz. Daha ileri gidiyoruz, kim bilir diyoruz ne yaptı yere vurulmayı hak edecek... Kötüyüz kötü. İçimiz kötü! Ruhumuz, zihnimiz kötü.
Sayfa 66
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.