ilkem

Ama her zaman geçer öğle sıcağı akşam olur, gece olur ve acı çekenler, yorgunlar tatlı tatlı uyuyacakları huzurlu yuvalarına dönerler
Reklam
Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.

Reader Follow Recommendations

See All
O hayat ki insanı durmadan işe çağırır, büyük sevinçlerin ışığıyla aydınlanan, büyük acıların yırtılarımlarıyla dolan geniş bir gök altında, fırtınalar içinde geçer, o hayat ki içinde boş umutlar, parlak mutluluk hülyaları hüküm sürer ve düşünce kendi kendini yakar kavurur; tutkular insanı kemirir, zeka yener ya da yenilir; orada insan sürekli bir savaşa girişir, savaş sahnesinden yaralı, bitkin ama gene de doymamış, muradına ermemiş olarak çekilir
Sayfa 596Kitabı okudu
Ben artık anladım ki sende sevdiğim, sende bulmak istediğim şey, Ştolts'un bana gösterdiği, onunla birlikte kurduğumuz şeydi. Olan bir Oblomov'u değil, olacak bir Oblomov'u sevdim.
Sayfa 465Kitabı okudu
Reklam
Konuştukları şeyler kiralanmış elbiseler gibikalma, kendi malları değildir. Yapacak işleri olmadığı için güçlerini öteye beriye harcarlar. Her şeye sarılan ilgileri, ruhlarının boşluğunu ve sevgi yoksulluklarını kapayan bir örtüdür. Ama orta halli bir yol seçmek ve orada derin bir iz bırakarak yürümek işlerine gelmez; çünkü böylesi can sıkar, göze çarpmaz; çok şey bilmek o zaman işe yaramaz, gösterişe yer kalmaz.
Sayfa 216Kitabı okudu
-Ama bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle. -Her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de aç gözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. Konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. İlk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: " Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." başka birisi: " Aa!olur şey değil niçin acaba?!" yahut: " Falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüz bin kazandı." İllallah bunlardan. Bunlar arasında insanlık nerede?insanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş...
Sayfa 214Kitabı okudu
Ben de... istedim... güzel şeyler... Tabiat bana pek mi cimri davrandı?.. Yo!.. Tanrıya şükür, şikayet etmeye de hakkım yok.
Sayfa 116Kitabı okudu
Toplumdan kovmalı ha? dedi. Bu bozulmuş çamurda yüksek bir prensip olduğunu, bu düşmüş insanın gene de insan, yani kendin olduğunu unutuyor musun? Onu kovmalı mı dedin? Ama ne yapsan onu insanlıktan, tabiattan, Tanrının rahmetinden dışarı konabilir misin?
İnsanı, yalnız insanı anlatın bana, insanı sevin
Reklam
Çoğu toplum kendi toplumsal hiyerarşilerinin adil ve doğal olduğunu, buna karşılık diğer toplumların yanlış ve gülünç birtakım kıstaslar üzerine kurulduğunu öne sürer. Modern Batılılar, ırk hiyerarşisi fikriy- le dalga geçmek üzere eğitilirler. Siyahilerin beyazların mahallesinde yaşamasını, beyazların okullarında okumasını veya beyazların hastanelerinde tedavi görmesini engelleyen yasalar onları şoke eder. Ancak, zenginlerin diğerlerinden ayrı ve daha lüks mahallelerde yaşamalarını, yine ayrı ve daha prestijli okullarda okumalarını ve diğerlerinden farklı olarak daha iyi donatılmış hastanelerde tedavi görmelerini öngören zengin-fakir arasındaki hiyerarşiyse pek çok Amerikalı ve Avrupalıya gayet normal gelmektedir. Oysa pek çok zengin insanın zengin bir ailede doğduğuiçin zengin olduğu ve pek çok fakirin de fakir bir ailede doğduğu için ha- yatları boyunca fakir kalacağı kanıtlanmış bir olgudur.
Tüketicilik akımı da, bize mutlu olmamız için mümkün olduğunca çok mal ve hizmet tüketmemiz gerektiğini söyler. Bir şeyin eksikliğini hissettiğimizde veya bir şey doğru gelmediğinde, muhtemelen yeni bir ürün (araba, yeni kıyafetler, organik gıda) veya bir hizmet (ev temizliği, çift terapisi, yoga dersi) almamız gerekir. Her bir televizyon reklamı, yeni bir ürün ya da hizmet tüketmenin yaşamımızı daha iyi yapacağını anlatan küçük bir efsanedir.
Romantiklik, bize kendi potansiyelimizi en üst seviyede gerçekleştirebilmek için olabildiğince fazla deneyimimiz olması gerektiğini söyler. Buna göre kendimizi geniş bir yelpazedeki tüm duygulara açmalı, deği-şik biçimlerde ilişkiler yaşamalı, farklı mutfaklar denemeli, farklı müzik tarzlarını takdir etmeyi öğrenmeliyiz. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri günlük rutinimizi bozmak, alışık olduğumuz ortamın dışına ve uzak yerlere seyahate çıkmak. Böylece oralarda başka insanlann kültürlerini, kokularını, tatlarını ve normlarını “deneyimleyebiliriz”. Tekrar tekrar, “yeni bir deneyimin nasıl birinin gözlerini açtığını ve yaşamını değiştirdiğini” anlatan romantik mitleri dinleyip dururuz.
Tarihin en kesin yasalarından biri de şudur: Lüksler zamanla ihtiyaç hâline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkarır. İnsanlar belli bir lükse alıştıklarında bir süre sonra onu kanıksarlar. Onu yaşamlarında hep bu- lundururlar ve bir süre sonra onsuz yaşayamaz hâle gelirler.
Ölümü gözlerimle gördüm bu sefer... Anladım nedir. Her ölüm bizden bir şey alır götürür derler ya... Sanmam! Her ölüm galiba, gidenlerden bir şeyler bırakıyor! Ağır şeyler...
317 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.