Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem,nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Okuduğum ilk manga, gayet keyifli fakat kısa süren bir serüven oldu, kendimi çerezlik bir animasyon dizisinin ilk bölümünü izliyormuş gibi hissettim. Yakuza, yani Japon Mafyası olarak bilinen bir adamın eşine davranışları, ev hali ve tipiyle uymayan tavırlarını okuduk, kendisini ev erkeği diye nitelendiren, ev kadınları kulübüne üye olan temizlikle uğraşan yemeği ve evin tüm sorumluluklarını üstlenmiş bir Mafya, dövmeli yüzünde yaralar olan ve dışarıda kendini görenleri korkutan biri. Şimdilik 3 kitabın çevirisi tamamlanmış fakat orjinali 9 baskıdan oluşuyor, büyük ihtimalle seriyi tamamlarım, ayrıca yeni başlayanlar için de uygun olduğunu düşünüyorum şahsen ben bayağı sevdim.
Antik Yunan Edebiyatı’na ilgi saldığım bir dönem keşfettiğim ve şiirleri sayesinde hemşeri olduğumuzu farkettiğim ilk kadın şair Sappho. Eserleri dönemin büyük ustaları Platon ve Horace’nin de ilgisini çekmiş ve büyük övgü toplamıştır. Şu anda kullanılmayan bir dilde yazılan şiirlerinin birçoğu halen çevirilememiştir. Hakkında çok az bilgiye sahip olunduğu için şiirlerinden yola çıkarak bir kız çocuğuna sahip olduğu ve Aphrodite’e büyük ilgi duyduğu hatta lezbiyen/biseksüel kelimelerinin Sappho dönemine dayandığı iddia edilebilir. Ölümüyle ilgili kesin bir kaynak yok fakat öne sürülen inanca göre Sappho Phaon’a olan aşkında kayalıklara atlayıp intihar etmiştir, şahsen şiirlerini inceledikten ve Aphrodite’e duyduğu yoğun duyguları farkettikten sonra böyle bir durumun olası olduğunu sanmıyorum. Lirik şiirin öncüsü olan bu kadın yazarın eserlerini okumak bana her zaman büyük bir zevk verecektir, öneriyorum, pişman olmayacaksınız