184 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Şeker Portakalı
Merhaba | ŞEKER PORTAKALI | Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü Şeker Portakalı, Zeze'nin öyküsü.. 》》 #kitapyorumu Bu ayın kitabı #canyayinlari
José Mauro de Vasconcelos
José Mauro de Vasconcelos
Şeker Portakalı
Şeker Portakalı
Çok yoksul ve kalabalık bir ailenin şanssız çocuğu olarak doğan Zeze; çocukluğunu çocuk gibi yaşayan, yaramaz, hayal gücü kuvvetli, büyük bir kalbi olan 5 yaşında bir çocuk. Yaramaz olduğu için sürekli dayak yiyen bir çocuk. Babasından, ablasından... Hem her zaman yaramaz bir çocuk da değil Zeze, sevildiğini hissettiği insanların yanında uslu bir çocuk. Öz babası yerine koyduğu Portuga'nın yanında mesela... Yanında mutlu olduğu, her şeyden herkesten çok sevdiği Portuga... Zeze'nin iki yönlü bir karakteri vardı aslında; sevdiklerinin ya da sevildiğini hissettiklerinin yanında uslu, kendisini dövenlerin yanında yaramaz. . Zeze babasını öldürmeyi düşünüyordu ama, tabancayla bıçakla değil, onu yüreğinde öldürmeyi düşünüyordu, artık sevmeyerek... . Birgün çok dayak yemişti Zeze, hemde bu defa bir yaramazlık yapmadan suçsuz yere dayak yemişti. Önce ablasından sonra babasından. Karşılık vermeyen, odanın köşesine yuvarlanmış vaziyette sadece dayak yiyen 5 yaşındaki bir çocuk... Sanırım bu sayfalardaydı gözyaşlarım kitaba akmıştı. Dayak yedikten sonra annesi yanına geldiğinde " Anne, benim doğmamam gerekirdi" demişti. . Beklenmedik acı olaylar , haylaz Zeze'yi fena sarsar ve çocuk acıyı keşfeder. Onun için bazen yakın bir dost, bazen sadık bir sırdaş, bazen de bir kovboy atı olan minik şeker portakalı onu bu acı hikayesinde hiç yalnız bırakmaz. . Okumayı ihmal etmeyin
im t u b i s ʚĭɞ
im t u b i s ʚĭɞ
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230.6k okunma
Ben bu hocayı döverim...
Zeynel hoca şöyle söylerdi: -İnsan denen mahlukun dünyada ve ahrette nasibi kamçı ve ateşti. Hele kadınlar... Annesi bir gün babasından dehşetli bir dayak yedikten sonra ölmüştü. -Kim bilir? Kadın milleti bu...Eksik etek. Ne kabahat etmişti ki babam terbiyesini verdi. Ama eceli gelmiş...Öldü... Ne yapalım?derdi. -Elinde olsa Mecelleye: “Kadın, erkekten can davası edemez!” diye bir madde ilave edeceğini sık sık tekrar ederdi.
Reklam
Sopa halkın elinde olmuş, soyluların elinde olmuş.. ne çıkar, yığınlar dayak yedikten sonra.
Hz.Ömer (رضي الله عنه) kıvırarak yürüyen bir genci görünce; "Böyle yürüme!" dedi. Genç ise; "Başka türlü yürüyemiyorum." dedi. Hz.Ömer (رضي الله عنه) onu bir kaç kere sopaladı. Genç dayak yedikten sonra kılıç gibi dimdik yürümeye başladı.
Hz. Ömer (ra) kıvırarak yürüyen bir genci görünce: Böyle yürüme, dedi. O genç ise: Başka türlü yürüyemiyorum deyince, Hz. Ömer (ra) onu bir kaç kere sopaladı. Dayak yedikten sonra kılıç gibi dimdik yürümeye başladı. [Rabiü'l-ebrar, 4, 190]
Arabesk, bir güzel dayak yedikten sonra, "Ohhh, valla iyi geldi, hiç stresim kalmadı" demenin diğer adıdır.
Reklam
Siz, güçlü kadınlar istiyorsunuz...
Siz, güçlü kadınlar istiyorsunuz... Bir yumrukla yıkılmayan, tekme- tokat dayak yedikten sonra ayağa kalkıp, işlerine geri dönebilecek kadar güçlü kadınlar istiyorsunuz. Siz, akıllı kadınlar istiyorsunuz... Verdiğiniz üç kuruşla evi çekip çevirecek; görevlerini eksiksiz yerine getirmezse başına gelecekleri bilecek kadar akıllı kadınlar istiyorsunuz. Siz, şefkatli kadınlar istiyorsunuz... İyi gününüzde yumrukladığınız o gözleri, kötü gününüzde üstünüze titrerken görmek istiyorsunuz. Terliğinizi getirecek, ayağınızı yıkayacak kadar şefkatli kadınlar istiyorsunuz. Siz, sabırlı kadınlar istiyorsunuz... Her halinize dayanan, her şeye rağmen terketmeyen sizi.... yaşadığı kötülüğü kader olarak görecek kadar kadar sabırlı kadınlar istiyorsunuz. Siz, inançlı kadınlar istiyorsunuz... Yaradılış gereği üstün olduğunuza inanan, hatalarınızı "erkektir yapar" diye geçiştiren ve hâlâ size güvenecek kadar inançlı kadınlar istiyorsunuz. Bilmiyorsunuz haddinizi... Siz, sınırlarını kendinizin belirlediği bir dünyada, komutlarla yönetilen bir robotunuz olsun istiyorsunuz. Sevmiyorsunuz kadını... Hadi ordan...!!!!
"hükmat geliyor, beni vurecekler" diyen Mardinli kör Şeyhmus'un, marş okuyamadığı için her gün cezaevi ko­ridorlannda dayak yedikten sonra ıslak tek gözünden yaşlar bo­şanırken söylediği Kürtçe ağıtları dinlediniz mi? Veya düşlerinin gerisindeki kırıntılarla otuzuna kadar savrulup, "abem bu devirde ya diploman olacak ya da bir dolmuşun" derken "faili meçhul"e giden minübüs şoförü sınıf arkadaşım Pirinçlik Kemal'i bilir miy­diniz? Nereden bileceksiniz! Bu yüzden yüreğinizi tırmalamak is­tiyorum. Yürekleriniz irkilsin istiyorum! Yeşil pencereden bir gül istiyorum!
Ne erkeğiz ama..!
(ALINTIDIR..!) Bu ülkede 69 yaşındaki A.Ü gibi, yolda sadece adres sorduğunuz torununuz yaşında bir genç tarafından bir barakaya çekilip tecavüz edilebilirsiniz, maaş kartlarınız ve ziynet eşyalarınız çalınabilir.. Bu ülkede 6 yaşındaki Gizem Akdeniz gibi, babanızın kuzeni tarafından defalarca tecavüz edilebilir, öldürülebilirsiniz, cesediniz
Bu kadar dayak yedikten, aşağılandıktan sonra o kadın sevişmek ister mi? Sanki karısıyla değil de bir sokak fahişesi ile yatar gibi yatıyordu benimle.
Sayfa 145Kitabı okudu
177 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.